in

Affetme bizi, affetme Alperen !

AFFETME BİZİ ALPEREN AFFETME!

Akşam haberlerini izliyorum. Sıradaki haber bir kreşle ilgili. Tabi gelecekteki hayalim kreş açmak. Hemen dikkat kesiliyorum habere. Ama hiç iyi bir haber gibi değil. Alperen diyor 3 yaşında . Bir de fotoğrafını gösteriyor ‘maşallah’ diyorum. Serviste ‘unutuldu’ falan diyorlar. Şaşırıyorum. Bir çocuk nasıl serviste ‘unutulabilir ki’? Korkuyorum ama aklıma gelen en kötü ihtimal çocuğun korkmuş, ağlamış olabileceği ve hastanede iyileştirilmeye çalışıldığı oluyor. Bu düşünce yüreğimde bir sızı hissettirirken birden bire ekranın sol tarafına başka bir görüntü geliyor. Bir tabut etrafında ağlaşan insanlar. Aman Allah’ım diyorum. Bu gerçek  mi ? İnanamıyorum. İnanmak istemiyorum. 3 yaşındaki bir çocuk gittiği kreşin servis aracında ‘unutulup’ öldü mü? Alperen gerçekten öldü mü? Alperen ve ölüm kelimelerinin yanyana gelmiş olmasından büyük bir rahatsızlık duyuyorum. Bir çocuk şekerle, balonlo, uçurtmayla anılmalıyken biz onun ölümünden bahsediyoruz. Hem de nasıl bir ölüm… Büyüklerin ihmalkarlığı ve belki hırsları yüzünden gelen bir ölüm. Tam 8 saat saat sıcağın, güneşin altında çırpınarak gelen bir ölüm. Peki ya bunun bir açıklaması olabilir mi? Kafamdaki sorular ve yüreğimin sızısıyla haberin ayrıntılarına bakıyorum. Evet servis korsan taşımacılık yapıyormuş. Hiç bir yerde kaydı kuydu yok. Servis araçlarında olması gereken kriterlere sahip değilmiş. Servis sürücüsünün eğitimi falan da yok. Ve bu kişi kreş sahibinin eşi. Çocuklar bir şekilde kreşe kadar geliyor. Allah’a emanet. Kreşin kapısına kadar sağ salim gelmişler. Şükür! Sonra çocuklardan biri ağlıyor. Personel onu alıp içeri gidiyor. Diğer çocukları, çocuklarla ilgili hiç bir eğitimi olmayan şöföre bırakıyor. O da çocuklar indi diye hiçbir şekilde aracı kontrol etmeden güneşin altında bıraktığı servisin kapılarını kilitleyip gidiyor. Alperen orada açamadığı kemeriyle tek başına kalıyor. Üstelik 8 saat boyunca yokluğu farkedilmiyor. Yoklama alınmıyor. Tüm çalışanların ihmaliyle minik Alperen ölüme terk ediliyor. Ne söylenebilir şimdi bunların ardından. Çocuklar ile ilgili yapılan bir işe yalnızca ticaret gözüyle bakılması, personel yetersizliği, niteliksizliği yani sizin en ufak ayrıntılardan kıstığınız paralar 3 yaşındaki Alperenin ölümüne sebep oldu. Sizler paranızı korumaya çalıştınız ama vicdanlarınızı koruyamadınız. Ve en önemlisi çocuklarımızı koruyamadınız. Küçük hesapları bırakın büyükler. Küçük hesaplarınız küçük bedenlerin koca yüreklerini alıp götürüyor bizden. Varsın eksik olsun paramız. Bir çocuğun gülüşüne değişilir mi ?? Görecek güzel günlerini çalmayın onların. Nazım Hikmet söylemişti neden kulak vermiyorsunuz ?

‘’Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.’’

Bizi affet diyemem Alperen. Affedilecek bir yanı yok bunun. AFFETME BİZİ ALPEREN AFFETME!

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Bahar Öngün

Gülmekten yorulmayan ve yüreğinde kelebekler taşıyan bir genç. Hayata karşı duruşu ay çiçekleri gibidir. Ne olursa olsun yüzünü hep güneşe döner.

Bir cevap yazın