in

Benim yolum diyenlere

Neden bir insan, ömrünü sadece bir kişiye adar? Ya da adayabileceğine inanır ? Çok sever, gözü başkasını görmez ve hatta hayatında ilk defa o duyguyu yaşadığını sanır. (ki bu aşırı ilişki kaizenidir). Ah bir bilse nasıl yanıldığını, hem de nasıl…

Yahu nasıl bu kadar gözü kara olabiliyorsunuz. İnsanlar bazı şeylere inanmakla körü körüne bağlanmayı o kadar karıştırmış ki, kendini koskoca bir ‘hiç’ yapmış. Sevmek güzel şey, yeniler, tazeler tamam da  her hücreni bin parçaya böler, sonra bir parça yapıp karşına koyar–>aa o da ne; ayrılık! İşte bu yüzden bu gerçeği unutarak devam etmek çok yanlış. Tabii ki sonu ayrılık diye düşünüp ilişki yaşanılsın demiyorum ama, ne bileyim insanlar değişir. Gecesi sabahını tutmayan varlıklarız sonuçta. Çokta bir şey beklememeli. Hayatımın aşkını buldum bir ömür birlikteyiz diyebilen net kendini ”kandırır”. Olay ne güven ne inanmak. Olay tamamen ”değişim”. Evet sen sanırsın ki o da seninle, hep sende kalacak, hatta etrafında otuz kırk yıllık ilişkiler vardır dimi? Ah be, o ilişkilerde çoktan biri gitmiştir..İnsanlar değişir, şunu artık bir kabullenelim..

Son zamanlarda yaşadığım, gördüğüm, duyduğum her şey üzerine düşünerek söylüyorum ki; hayat kimseye bir ömür vermek şöyle dursun, bir gün verebilecek kadar bile değil. Sevin, aşık olun, mutlu olun, acı çekin hayal kırıklığına uğrayın ama ne olursa olsun o hayatı sizden almalarına izin vermeyin. Yolun sonuna geldiğinizde arkanıza bakınca göreceğiniz tek pişmanlık yapamadıklarınız olsun, bir hiç uğruna yaptıklarınız değil. Ve inanın arkadaşlar kimse sizin kadar değerli değil, hayat sizin hayatınız, yol sizin yolunuz. Kimsenin o yolu şekillendirmesine izin vermeyin, siz şekillendirin. Yokuşlarda olacak o yolda, deniz manzarası da, virajlarda.. Her şey tamamen size ait. Ama ben o  yolda bir kişiyle yürüyeceğim diyorsanız, lütfen kalmış numarası yapmayın. Zira ruh bedenden daha önemli…

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Turuncu Yazar

Written by Nazlıcan Aslan

98 yılının en soğuk günlerinden biriymiş, Ekimin 24.gününde gelmişim dünyaya. Babam memur olmasa da bi o şehir bi bu şehir derken sonunda Ankarada buldum kendimi. Hacettepe Üniversitesinde sosyolog olma yolunda ilerliyorum, güvenemiyorum olamayadabilirim.
Bkz: Toplumu inceleyeyim derken kalan aklımı da kaybedebilirim . O yüzden güneşli ve aydınlık günlerde buluşmak umuduyla...

Bir cevap yazın