in

Bir Metro Anısı

 Metroya bindikten bir durak sonra karşı koltuğa küçük bir kız ve annesi oturdu. Küçük kız dört beş yaşlarında hareketli bir çocuktu ve yaşı itibariyle sürekli sorular soruyordu annesine    ”Anne bu ne? ”. Bir bakmışsınız elini pencereden dışarıya doğru gösteriyor, bir bakmışsınız o pencereye yüzünü yapıştırarak dışarıyı izliyor ve büyük bir heyecanla ” Aaa anne bak ” ”Aaa anne duydun mu? ” diye annesine sesleniyor ve annesinin verdiği en büyük tepki ” hı hı hı ” elinde son model telefonu gözünü bir dakika ekrandan ayırıp kızına bakmıyor. Kız baktı cevap yok beş dakika sonra sessizleşti , omuzları düştü o da cebinden oyuncak telefonunu çıkardı . Bir süre telefonuna baktı durdu sonra hayali birkaç numara çevirdi . Annesi gibiydi artık. Benimle göz göze gelince kaşlarını çattı . Merhaba dedim . Sanki duymadı . Kalktı ve sessizce camdan dışarıya bakmaya başladı . Arada annesine baktı acaba o da merhaba diyecekmiydi ?  Küçük kız ağzındaki sakızı çıkardı koltuğa cama yapıştırmaya başladı . Anne nihayet gözünü telefondan ayırdı. ” Yapma böyle pislikler ” ettiği üç kelime . Çocuk dinlemedi anne kızarak kaşlarını çatarak tekrarladı. Küçük kız gülmeye başladı . Annesi onunla ilgilenmişti neden gülmesin ki ! Annesi sesini yükseltti ve kız tekrarladı. Gülümsüyordu annesi onunla üç kelime konuşuyordu .

Anne ilgilenmesine sebep olan pisliği aldı ve ondan uzaklaştırdı sonra yine ekranına döndü . Küçük kız yine sessizleşti . Bu sefer elindeki şişeden suyla ıslatmaya başladı etrafı . Anne yine kaşlarını çattı ve yine üç kelime ” Bırak yoksa döverim.” Kız yine eğlendi çünkü annesi ilgiliydi . Yine bir süre bu döngü devam etti . Anne döver gibi yaptı kız da ağlar gibi . En son kız annesinin yanağından öptü ve sarıldı. Belki de  ihtiyacı olan şeyi yaptı ve yaklaşık yarım saat süren yolculuktan sonra durakta indiler.

Şimdi o küçük kız yarım saatte hayatta annesinin bile onu dinlemediğini öğrendi . Annesi bile dinlemiyorsa kendi kendini niye dinlesin bunu öğrendi . Annesinin dediği gibi pislik yaparak dikkat çekmeyi öğrendi . Birini sinirlendirmekten zevk almayı öğrendi . Annesi döver gibi yaptığında ağlar gibi yapmayı öğrendi . En acısı  tüm bunların neden olduğunu bilmeden pekiştirerek davranışa dönüştürdüğünü büyüdüğünde unutmayı öğrendi . Yetmiş yıllık hayatının yarım saatinde bu kadar çok şey öğrendi .

Etrafımıza dönüp baktığımızda insanların neden üç kelimeden ibaret olduklarını , neden dinlemeyi bilmediklerini , neden yaşamaktansa yaşıyormuş gibi yaptıklarını anlamak zor değil. Hepimiz belki de en çok unutmayı öğreniyoruz .

Bu olay metroda gözlemlediğim bir olaydı. Bu olayı pek çok boyutlardan incelersek farklı sonuçlar mutlaka çıkacaktır. Burada anne ve kızından bahsettim ancak çocukluk çağında çevremiz sadece anneden ibaret değil bu baba,kardeşler,akrabalar,arkadaşlar diye genişletilebilir . Böylesine küçük yaşta geniş bir çevreyle sürekli etkileşim içinde olduğumuzu da düşünürsek buradaki olayın birden çok örneklerini de hayatımız boyunca yaşıyoruz ve yaşamaktayız . Önemli olan unutmaktan ziyade kendimizin farkında olmak. Kendimizin farkında olursak daha farklı bir dünya yaratabiliriz.

Sevgilerimle…

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Meryem Özdoğan

11 nisan 1994'te Rusya'nın Novokuznetsk şehrinde dünyaya geldim.Küçük yaşta İzmir'e yerleştik .Şu anda Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi öğrencisiyim. Yazı yazmaya ilgi duyuyorum ve keyifli okumalar diliyorum .

Bir cevap yazın