in

Bir varmış, bir yokmuş

Bir varmış, bir yokmuş diyerek başlayalım söze. Bir varmış birbirini seven, anlayan yegane insanlar. Bir yokmuş bu erdemden yoksun insanlar. Bir varmış, bir yokmuş diye başladık ya zaten masal gibi, işte insanın bu hali de bir varmış, bir yokmuş tıpkı masal gibi. Peki neymiş bu masalımsı erdem, cevabı basit aslında tabii ki; sevgi, saygı, hoşgörü bunlar böyle uzar gider. Bu erdemler insanda bir varmış, bir yokmuş. İnsan olduğumuzu unutmuşuz, başlamışız birbirimizden nefret etmeye, sevmemeye. Halbuki ne güzel bir şeydir birisi tarafından sevilmek, saygı görmek. Üstüne üstlük hem sevmek hem de sevilmek ne büyük meziyetmiş insan mahiyetinde. Heyhat! Anlayana. Anlamak demişken, anlamak, anlaşılmak ve anlaşmak yakın gibi görünseler de aslında birbirleri ile farklı ancak bir o kadar da bağlantılı. İşte tüm bu meziyetler insanda bir varmış, bir yokmuş. Ne kadar da zormuş birine ‘seni seviyorum’ demek, diyebilmek. Elle tutacak kadar yakın, ama bir o kadar da uzak ürkek bir kuşu avuçlarından kaçırmamaya çalışmak gibi uğraşmak ne kadar da zormuş. Dedim ya bir varmış, bir yokmuş. Aslında hep varmışsın da şimdi yokmuşsun. Bir varmışsın, bir yokmuşsun. Ama umarım her zaman var olursun. Seni seviyorum değerli insan.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Turuncu Yazar

Written by Beytullah Duman

Bir cevap yazın