in

Çiçekli Perdelerin Arkasındaki Kadın

“Darmadağın gövdemi çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.” -Didem Madak

Didem Madak… birçoğumuzun tanıdığı, yüreği güzel, kendi güzel kadın. Çok erken kaybettiklerimizden biri maalesef. Şiirlerin çiçeklere ihtiyacı vardı, o da bunu yaptı. Kendisini tanıyor olmasam bile, yazdıklarıyla öyle güzel ki içimde. Zaten annesinin adını, kızına koymuş bir kadın nasıl güzel olmaz sorarım size?

Didem Madak’ı genç yaşında kaybettik. Ardından bize bir sürü güzel şiir bıraktı. Dergilere kapaklar oldu, bir sürü yazılar yazıldı. Şiirlerini okurken kafanızda bir resim canlanıyor. Nasıl içten, nasıl güzel yazılar onlar.

Annesini kaybetmiş Didem Madak. Hep şiirlerinde bir annesine sesleniş görüyoruz. Belki bu yüzden kendimi ona yakın hissettim. Bir özlem içinde sürekli, isyanı bile sessiz. “Derdimi annemin fotoğrafına anlattım” diyor bir şiirinde. Şu kısacık cümlede insanlarda ne hisler uyandırıyor.

Şiirlerini beğendirip, popüler olma arzusu olmamış Madak’ta. O sadece kendisiyle konuşur gibi anlatmış. Muhteşem bir insan, kesinlikle.

Biraz hayatından bahsedeyim sizlere. Hukuk fakültesini kazanmış fakat bitirip bitirmediğini bilmiyorum. Bunu duyduğumda şaşırmıştım çünkü Madak sadece edebiyata ait olmalıydı, onun evi orasıydı. Grapon Kağıtları, Ah’lar Ağacı ve Pulbiber Mahallesi olmak üzere üç kitabı var. İncecik hemen okuyabileceğiniz, her okuduğunuzda başka bir satırı çizeceğiniz şiirlerle dolu. Çok farklı betimlemeleri var kendisinin. Şiirini okurken onu tanıyorsunuz. Hayali kahramanlar, hayatlar edinmemiş. Saf duygularla kendisinden parçalar, izler var onun şiirlerinde. Pulbiber Mahallesi’ni yazdıktan birkaç yıl sonra da hayata gözlerini yumar.

Bir kızı var demiştim, adı Füsun. Didem Madak’ın sevgili eşi Timur Çelik bir kere fotoğrafını paylaşmıştı. Ne tatlı, ne güzel bir kız. Timur Çelik demişken Didem Madak’la kısa bir tiyatro oyunları var. İnternetten bulabilirsiniz izlemesi çok keyifli. Onların aşkları o kadar güzel ki. Ölümün bitiremediği aşklardan…

Neden Didem Madak? Asıl kısımda burası. Para için yazmamış, servet istememiş. Sadece yazmış. Tüm doğallığıyla. Bu yüzden Didem Madak… Bir şeylerin peşinde olmamış, zaten bir şeyler içindeymiş. Bu yapaylıkların içinde doğal kalmayı başarabilmiş. Daha ne denir ki?

Şiirinden bir kısmını yazayım, siz de onu tanımış olun.

Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.
(Siz Aşktan N’anlarsınız Bayım adlı şiirinden)

Didem Madak için ne yazsam yetersiz kalıyor. Gerçekten hakkında yazılacak birçok şey var. Zaman zaman onun hakkında yine yazacağım. Benim hayatımda önemli bir rolü olan, severek okuduğum bir insan. Onunla tanışmayanlarınız varsa umarım bu yazıyı okuyup artık onunla tanışırsınız.

İyi ki varsın Didem Madak! Çiçeklerin bizimdir.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Simge Ayhan

doğayı koru!

Bir cevap yazın