in

F-G | Ekonomi Sözlüğü

Faiz (INTEREST) : Belirli bir paranın, belirli bir süre için iade şartı ile kullanılmasına
karşılık verilen tutara verilen addır.
Faiz oranı (RATE OF INTEREST) : Faiz miktarını hesaplayabilmek amacıyla, paranın
çarpının % cinsinden değerdir.
Faiz Ödemeleri: Bu veriler Hazine, Kamu İktisadi Teşebbüsleri, döviz pozisyonu
tutan bankalar ve yurt dışından kredi alan diğer kuruluşlara ait borçların faiz
ödemelerini kapsar. Bütçede eksi kalemdir.
Faktoring (FACTORING) : Faktoring, alacak hakkı başka bir kuruluşa likit fon karşılığında devredilmek suretiyle gerçekleşen işlemdir. Bunun yanı sıra, firmalara
vadeli satış bedellerini vadesinden önce tahsil etme imkanı sağlayan finans
kuruluşlarına da “faktoring” denilmektedir. Bu firmalar, vadeli satış yapmış
şirketlerin fatura edilmiş alacaklarını peşin fakat iskontolu olarak satın alırlar ve
vadesi geldiğinde alacağı kendileri tahsil ederler.
Faktör (FACTOR) : Bütünü oluşturan unsurların her biri; üretim unsurları ve acenta,
komisyoncu şeklinde çeşitli anlamlara gelmektedir.
Fayda (UTILITY) : Mal veya hizmet ihtiyaçlarını giderme özelliğidir. Kullanma
değeri olan bir şeye faydalı, kullanma değeri olmayan bir şeye ise faydasız
denilmektedir.
Fayda-maliyet analizi (COST-BENEFIT ANALYSIS) : Bu analiz, yatırım projelerinin net
cari değerini iskontolamak suretiyle, projenin maliyet ve faydasını değerlendirmeye
yarayan bir tekniktir. Fayda-maliyet analizi ile, bir yatırım yapılıp yapılmayacağına
karar verilir.
FED : ABD Merkez Bankası. Tek bir kurum olmayıp Merkez Bankası görevlerini yapan
çeşitli bankaların oluşturdukları bir federal sistemdir. 12 adet bölgesel federal rezerv
bankasından oluşur.
Fırsat maliyeti (OPPORTUNITY COST) : Üretim unsurlarının bazı işlerde
kullanılmasından dolayı, kaçırılan fırsatların oluşturacağı maliyettir.
Fiat para: Üzerinde yazılı değerin çok altında bir mal değerine sahip olan para. Örneğin kağıt
para bu tür bir paradır.
Finansal kiralama -LEASING- (FINANCIAL LEASING) : Bir yatırımcı ile bir leasing
şirketi arasında yapılan sözleşme gereğince, yatırımcının seçmiş olduğu yatırım
malının, leasing şirketince kiralanarak yatırımcının kullanımına sunumunu sağlayan finans metodudur. Kiralanan malın mülkiyeti sözleşme müddetince leasing şirketindedir.
Finansal Risk: Hisse senedi veya tahvil gibi bir yatırım aracını aldığınız şirketin
vadesi geldiğinde tahvil kuponlarını ya da üçüncü şahıslara olan borçlarını
ödemeyip yatırımcıyı dolaylı olarak zarara sokması riskidir.
Finanslama (FINANCING) : Üretim, yatırım ve satış faaliyetlerinin yapılması için
gerekli parasal değerlerin sağlanması, ödenmesi gibi para bulma ve kullanma
etkinliklerinin tümüdür. Özel sektör bu faaliyetleri, bankalar ve finans kuruluşlarından sağladığı fonlar yardımıyla gerçekleştirirken; kamu sektöründe ise dış borçlanma, emisyon, menkul kıymet ihracı gibi kaynaklardan sağlanan fonlardan yararlanılmaktadır.
Finansman bonosu (COMMERCIAL PAPERS) : Şirketlerin kısa vadeli işletme
sermayesi ihtiyaçlarını karşılamak için çıkardıkları teminatsız senetlere verilen
isimdir.
Fisher endeksi (FISHER’S IDEAL INDEX) : Paranın değerinin ölçülmesinde
kullanılması öngörülen I. Fisher tarafından geliştirilmiş olan fiyat endeksidir.
Fiyat (PRICE) : Bir mal veya hizmet elde etmek için verilen belirli miktar para veya
maldır.
Fiyat endeksleri (PRICE INDECES) : Malların belirli bir dönemdeki fiyatlarını baz
alarak daha sonraki dönemlerde bu fiyatları, baz alınan fiyatlara göre oranlayarak,
fiyatların ne denli azalıp arttığını gösteren endekstir. Toptan eşya ve tüketici fiyat
endeksleri olarak ikiye ayrılır.
Fiyat etkisi (PRICE EFFECT) : Fiyatta meydana gelen değişmeden dolayı satın alınan
mal miktarında meydana gelen toplam değişmedir. Fiyat etkisi ikame ve gelir etkisi
olarak incelenir. Fiyat yükseldiği zaman, satın alınan mal miktarı azalır; fiyat azaldığı
zaman ise miktar artar.
Fiyat istikrarı (PRICE STABILITY) : Enflasyonist fiyat değişikliklerine fırsat
tanımayarak, paranın satın alma gücünün, üretim, yatırım ve istihdam seviyelerinin
korunmasıdır. Tam istihdamın ve ödemeler dengesinin sağlanması fiyat istikrarının
başlıca amaçlarından biridir.
Fiyat marjı (PRICE RANGE) : Bir hisse senedinin seans içinde önerilebilecek en
düşük (taban) ve en yüksek (tavan) fiyat aralığını oluşturur. Fiyat marjı her hisse için
baz fiyatın %10 altı ve üstü şeklinde otomatik olarak hesaplanır.
Fiyat politikası (PRICE POLICY) : Bir firma veya ekonomiyi yöneten kişilerin fiyatları
istenilen seviyede tutmak için sergiledikleri genel tutumdur.
Fizibilite (FEASABILITY) : Herhangi bir yatırımın sağlayacağı kazanca değer olup
olmadığının saptanması için yapılan çalışmalardır.
FON (FUND)  : Belirli bir alanda gerçekleştirilecek faaliyet için ayrılmış para veya
yerine geçebilecek değerlerin tümüdür.
Fonlama: Öz kaynaklarını kullanarak kaynak sağlama yöntemidir.
Forfaiting: Latincede alacak hakkının kayıtsız ve şartsız olarak teslim edilmesi
anlamındadır. Vadeli mal ve hizmet ihracatından doğan ve belirli bir ödeme planına
bağlı olarak tahsil edilecek olan alacakların, daha önce bu hakkı elinde
bulunduranlara rücu edilmeksizin (kayıtsız şartsız ve vazgeçilmez olarak), bir banka
veya bu alanda uzmanlaşmış bir finans kuruluşu (forfaiter) tarafından satın alınarak
iskonto edilmesidir. Uygulamada forfaiting işlemi yatırım mallarını kapsamaktadır.
1950’li yıllarda ABD ve Avrupalı ülkelerin, SSCB ile dış ticaretlerinde doğdu. Uzak
Doğu ve Latin Amerika ülkelerinde yaygınlaştı.
Forward işlemleri (FORWARD TRANSACTIONS) : Döviz piyasalarında
gerçekleştirilen vadeli işlemlerdir. Para birimlerini gelecekteki bir tarihte
değiştirilmek üzere yapılan kontrata dayanır.
Fonksiyonel Bütçe (FUNCTIONAL BUDGET) : Devlet gelirlerinin, devletin eğitim,
sağlık gibi gerçekleştirdiği işlevlere göre dağıtılacak miktarları öngören bütçeye
verilen addır.
Franchising: Sözleşmeye dayalı, direkt bütünleşmiş bir pazarlama sistemidir. Bu
sistemde know-how ve markanın imtiyaz hakkı sahibi, belirli süre, koşul ve sınırları
kapsayan anlaşmayla bağımsız yatırımcılara sistemini ve markasını kullandırır.
Franchise vermek için öncelikle tanınmış bir marka ve başarılı bir organizasyon
olması gerekir.

                          G

Gayrisafi milli hasıla kavramları:

Gayrisafi milli Hasıla (GSMH): Bir ekonomideki üretici birimlerin belirli bir dönemde
ürettikleri çıktılardan bunların içine giren girdilerin düşülmesiyle bulunan üretim
miktarının parasal ifadesi
Gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH): GSMH – Net dış alem faktör gelirleri (işçi dövizleri +
yurt dışından elde edilen müteşebbis gelirleri + yurt dışından elde edilen kar
transferleri+yurt dışı mali yatırımlardan elde edilen temettü gelirleri)
Safi (net) milli hasıla (NMH): GSYİH – Amortismanlar
Milli gelir (MG): NMH – yurt içi ve yurt dışı işlemlerden doğan dolaylı vergiler (KDV gibi +
subvansiyonlar
Kişisel gelir (KG): MG – kurumlar vergisi – dağıtılmamış kurum kazançları – sosyal güvenlik primleri+transferler
Kullanılabilir (harcanabilir) gelir (HG): KG – dolaysız vergiler
Gelir elastikliği : Gelirlerde meydana gelen değişmelerin talep üzerindeki etkisini ölçer.
Gelir Ortaklığı Senedi : Baraj, köprü gibi kamuya ait alt yapı kuruluşlarının
gelirlerinden pay almayı sağlayan sertifikalardır. Bu belgeler kuruluşların mülkiyeti
üzerinde hak kazandırmaz.
Gelirler politikası (incomes policy) : Fiyatların, ücretlerin, kiraların, faizlerin bir süre
için dondurulması yoluyla enflasyonu düşürmeye yönelik bir politika.
Genel bütçe : Yalnızca bakanlıklara ilişkin gelir ve giderleri kapsayan bütçe.
Gini katsayısı : Bir ülkede milli gelirin dağılımının adil olup olmadığını ölçmeye
yarayan bir katsayı. 0 ile 1 arasında değişir. 0’a ne kadar yakınsa mutlak eşitliğe o
kadar yaklaşılmış; 1’e ne kadar yakınsa mutlak eşitlikten o kadar uzaklaşılmış
demektir. Türkiye’de Gini katsayısı en son ölçümlere göre % 0.49 dolayında olup
dünyanın en gayrı adil gelir dağılımlarından birisine işaret etmektedir.

Görünmeyen kalemler dengesi : Yurt içinde yerleşik kişiler ile yurt dışında yerleşik
kişiler arasında ihracat ve ithalat işlemleri dışında kalan ilişkileri kapsayan dengedir.
Grev: İşçilerin toplu iş sözleşmesi sürecinde anlaşma sağlanamaması durumunda,
toplu olarak üretimi ve yürüttükleri hizmetleri durdurma eylemidir.
GSMH zımni deflatörü : Cari fiyatlarla hesaplanmış GSMH’yı reel, yani fiyat
hareketlerinden arındırılmış GSMH’ya böldüğümüz zaman GSMH zımni deflatörünü
hesaplamış oluruz.
Guvernör (Governor) :Yönetici anlamına gelen ve genellikle Merkez Bankası
Başkanları için kullanılan bir terim. IMF ve Dünya Bankası grubunda üye ülkeleri
temsil etmek üzere görevlendirilen Bakan, Merkez Bankası Başkanı gibi görevlilere
verilen isim.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kahverengi Yazar

Written by Yakup Udül

Keyifli okumalar..

Bir cevap yazın