in

Galatasarayla Kadıköy’de nasıl kazanır(d)ım?

Dünyanın sayılı derbilerinden birisidir Galatasaray-Fenerbahçe maçı. Türkiye’de ise bir numaradır hiç şüphesiz. Son yıllarda ben de dahil olmak üzere Galatasaraylılar için kabusa dönmüştür Kadıköy’deki maçlar. Bunun sebebi malumunuz ki 17 yıldır Galatasaray’ın kazanamıyor olmasıdır. Öyle bir durum ki Galatasaray’ın 21. yüzyılda Kadıköy’de henüz galibiyeti yok maalesef.

Her derbi maçta olduğu gibi bu maçta da nefeslerin tutulacağı göz önüne alındığında Galatasaray’ın camia olarak yapması gereken en önemli iş ne olursa olsun sakinliğini korumasıdır. Özellikle başkan Dursun Özbek hafta boyunca dostluk mesajları vermeli, Fenerbahçeli yöneticilerle beraber maç izlemek istediğini dolaylı veya dolaysız ifade etmelidir. Riekerink’in kendisi gibi Hollandalı olan Advocat’la ve Fenerbahçe ile ilgili olumlu yorumlar yapması ve dostluk mesajları vermesi önemlidir. Galatasaraylı futbolcular da maç öncesinde ve maç içinde centilmen davranışlar sergilemeli, ortamı gerecek faullerden kaçınmalı, sabırlı olmalı, Fenerbahçe taraftarının tepkisini çekecek hareketlerde bulunmamalıdır. Şöyle ki; Galatasaray bu maçı kazanmak istiyorsa rakibini uyutmalı ve dostça mücadele etmelidir. Rakibi kışkırtıcı, sinirlendirici ve ortamı geren açıklamalardan kaçınmalıdır. Çünkü gergin ortam Fenerbahçe’ye yarar.

Galatasaray’ın sahasında kaybettiği, şok Trabzonspor ve Başakşehir maçları Fenerbahçe’nin kötü başladığı sezonda ezeli rakibine yetişmesini sağladı. Ancak Galatasaray bu sezon her ne kadar oynadığı futbolu 3. bölgeye taşımakta zorlansa da, öyle ya da böyle deplasmanda kazanmasını biliyor. Fenerbahçe ise ilginçtir evinde zorlanıyor.

Fenerbahçe adına, şu ana kadar sezonun en iyi oyuncusu olan Lens’in olmaması takımı olumsuz etkileyecektir. Galatasaray’da ise, Bruma’nın Avrupa’nın dikkatini çeken performansı takımı ateşleyici bir güç olacaktır. Bununla beraber Galatasaray’ın kanatlardan orta açmadaki yetersizliği ve dolayısıyla Eren’i besleyememesi Galatasaray adına en büyük dezavantaj olarak gözüküyor.

Türkiye Ligi’nin en kötü özelliği oyuncuların fizik kondisyonlarının yetersiz olması ve yavaş tempoda futbol oynanıyor olmasıdır. Bu iki özelliğin de hem Galatasaray’da hem Fenerbahçe’de olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle maçın bilhassa ilk yarıda yavaş tempoda geçeceğini tahmin ediyorum. İki takım da özellikle ilk yarıda kontrollü oynayacaktır. Bana göre maçı bir takım kazanacaksa gol 2. yarıda gelir ve golü atan takım maçı kazanır.

Galatasaray maça 5-4-1 sistemiyle başlarsa hem orta sahayı güçlü tutup hem de çok zorlandığı savunmada ilk yarıyı gol yemeden kapatabilir. Topu mümkün olduğunca yavaş çevirmeli, tempoyu düşük tutmalı hatta mümkünse topu Fenerbahçe’ye verip topun arkasına geçerek sahasında alan savunması yapmalıdır. Muslera’nın önündeki Sabri-Chedjou-Serdar-Hakan-Carole beşlisi kaptıkları topu geride pas yapmadan önlerinde yer alan orta ikilideki Nigel de Jong ya da Tolga ile buluşturup, bu ikilinin kanatlardaki Yasin ve Bruma’nın koşu yollarına atacağı toplarla ceza sahasındaki Podolski’yi pozisyona sokmaya çalışmaları gerekir. Dolayısıyla Galatasaray ilk yarıda topu çevirmemeli, kaptığı topu uzun toplarla dikine oynamalıdır.

İlk yarıda gol yemeyen Galatasaray 2. yarının 60. dakikasına kadar aynı taktikle mücadele edip oyuncu değişikliklerini bu dakikadan sonra yapmalıdır. Bu dakikaya kadar oyunuyla uyuttuğu Fenerbahçe karşısında Selçuk’u, Sneijder’i ve Eren’i oyuna alarak 4-4-2 dizilişine geçmeli ve alıştığı paslı oyuna dönmelidir. Galatasaray’a göre fazladan yaptığı Avrupa maçları nedeniyle Fenerbahçe’nin kondisyonu 60’tan sonra düşecektir. Zaten Galatasaray maçı kazanacaksa 1-0 kazanır ve bu da 60. dakikadan sonra olur.

Oyuna sonradan girmiş bir Sneijder’in uzaktan şutları Volkan’ı çok zorlayacaktır. Bu sezon kötü performans gösteren ve milli takımda bile nasıl oynatıldığına hayret ettiğim Selçuk’un da sonradan girmesi nedeniyle daha diri olacağını ve ceza sahası etrafından olası bir serbest vuruşu yüzde doksan gol yapacağını düşünüyorum. Bir de bu iki oyuncuya Eren’in defansı karıştırması etki ederse Galatasaray bir gol atar ve maçı kazanır. Olası bir Galatasaray golünden sonra da Galatasaray takım halinde geri çekilip alan bırakmadan pres yapmalı ve Fenerbahçe’nin top çevirmesine müsaade etmelidir.

Sonuç olarak pazar günü bizi oyun olarak pek tatmin etmeyen, yavaş tempoda oynanan ancak 3 ihtimalin de açık olduğu bir maç bekliyor. Umarım –sonuç ne olursa olsun– yöneticiler dostça maç seyreder, iki takım taraftarları birbirlerini alkışlar ve futbolcular sadece saha içindeki centilmence oyunlarıyla anılırlar.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Turuncu Yazar

Written by Anıl BÜTÜNER

...ama yine de...

Bir cevap yazın

Bir Yorum