Ben şimdi yana yatırsam başımı
Bir omuz yerine soğuk bir cama gelir.
Dışarı baksam deniz yerine karanlık bir gece karşılar beni.
Açsam kalbimin kapılarını
Kırıkları gelir üstüne
Kaçmak istesen yaralanırsın, kıyamam.
Ben şimdi pencereyi açsam
Yağmurdan çok gözyaşım ıslatır yanaklarımı.
Sarılmak istesem uzanmaz kollarım
Güçsüz kalırım.
Sana adım atmaya çalışsam
Ya boşluğa düşerim
Ya seninle aramızdaki mesafeyi yakalamak için koşmam gerekir
Koşamam, ciğerlerim soluksuz kalır
Kalbimi acıtır, dayanamam.
Seni bulsam
Aramızdaki görünmeyen duvarlardan geçmeyi öğrenmem gerekir.
Yarattığın boşluktan kaçmak istesem
Çıkmaz sokaklar karşılar beni
Her köşe başında bir dilenci gibi yalnızlığın.
Ben kıyamam hepsine sevgi bağışlamak isterim
Sen tutarsın beni, alıştırma diye.
Anlaşamayız işte.
Sana bir şeyler yazmaya çalışsam
Seni anlatmak yeni bir sözcük türetmek gibi
Hiçbir kelime senin kadar güzel değil
Hiçbir anlam senin kadar kapsamlı olmamış.
Kendimi anlatmak istesem
Beni, benden iyi tanırsan kaçarım, bilirsin.
Sen tanısan beni belki çok seversin.
Çok sevme, üzülürsün.
Sana bir şey çalmak istesem
Çok paslı gitarımın telleri.
Şimdi değiştirmeye kalksam açık dükkan kalmamış.
Yarın çok geç olacak belki.
Bir şarkı yollasam
Hangisi bizi anlatır emin olamam.
Ben sana gelirim gelmesine de
Denizlerden geçmem gerekir.
Dağları aşmak, kuşları görmek falan.
Hem yan yana yürümeye çalışsak çok dar kaldırımlar.
Biz yan yana yürüsek çok dar kafalı insanlar.
Biz, seninle
Ben böyleyken, biz olamayız.