Portakalı soydum
baş ucuma koydum..
Ben bir yalan uydurdum
duma duma dum…
Duma duma dum dediğim yıllara dönmek istiyorum anne. Anne duyuyor musun beni?
Ne portakalın turuncusu çekici ne de dolaptaki pekmez. Neyse boş verelim tekerlemeleri.
Yorgunum anne…
Çölde susarsın da su bulamazsın ya o haldeyim anne…
Yorgunum anne…
Sıcacık dizlerine başımı koyasım var. Tellerinden kahır akan saçlarımı okşamanı istiyorum.
O zaman bütün kahırlar ellerinden akıp gider biliyorsun değil mi?
Geceler can yakıcı anne uyursam gitme başımdan. Canımın yanmasına izin verme. Çünkü senin kokun, def eder bütün acıları. Gitme olur mu anne?
Kor var yüreğim de bütün bedenimi eline alan. Bir su serpiver anne…
O değil de gökyüzüne kanat açmak istiyorum. Mavilikte beyaz olmak. Rüzgar tüm acıyı hafifletir değil mi? Ama ya koru harlarsa?
Neyse, asıl mesele şu ki:
Çok yorgunum anne…