in

Kıyıya vuranlar

Bir şairin dizelerin geçiyor ya: ” Susmanın kalesine sığınıyorum. ” Bilirdim ki susmak; delice içini dökmekti. En güzeliydi. Vicdanın sesini dinleyebileceği en güvenli sığınaktı. Bazen gökyüzüne, bazense denizin en mavisine susmak..Kalbinin kirini kusmak..Ruhu bozan her şeyden kaçmak. Susmak, geçmişi temize çekmek değildi elbette lakin şimdiyi daha güzel yaşama umuduydu. Sessizliğin içindeki armoniyi dinleyebilmek. Yıldızların ışığında hayalleri seyredebilmek. Yalnızlığı hissetmemek.. Varlığın kanıtı olarak hür olabilmek.. Nefsin kafesinden kurtulup göklere uzanabilmek.. Bulutların kavgasını izleyebilmek.. Kuşların zikrini dinleyebilmek.. Balıkların su ve hava arasındaki o ince çizgiyi aştıklarında kazandıkları yeni bir can sevincini yaşayabilmek.. Ve tefekkür etmek.. Susmayı açıklıyorum sizlere.. Manevi alemin penceresinden içeriye giren ışık miktarınca harfler kelimelere bürünüyor. Gönüldekilerin yazıldığını hissettikçe daha da dolup taşıyor insan,bir pınar gibi akıyor kağıdın hamuruna duygular.. Bir bütün oluveriyor susmak…
Irmaktan akan suyun sesinde kendini bulabilmek.. Geçen zamanın hüznünü derinlere gömme hissiyatını oluşturabilmek.. Geleceğin heyecanını yaşayabilmek..Bitmeyen seslerle kendini anlatabilmek..
Kendi sesini duymalı insan..Evet evet susmalı..Bazen bir gözyaşı anlatır içindeki susmalarını..Bir acı tuzu yakar derini bir de hissettirdikleri kalbini..Ama bir yeni başlangıç için bir bitiş gerekli değil mi?Seni senden uzaklaştıran her şeye son verirsen kendin için yeni bir sayfa açabilirsin.Unutma bir can ağırlığı var yeni bir sayfaya yazılanların..Bunları düşünüp susmalı insan….

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Azize Elif Durgut

Mevsimlerin savurduğu yaprak misali,günlerin kovaladığı bir yolcuyum.Yolculuk nasıl geçiyor diye sormayın,daha soluklanmadım.. #gönlümavişehir/ Marmara University-Kadıköy

Bir cevap yazın