in

Klasik Müzik

 

Kırım'daki Livadya Sarayı'ndan bir kare
Kırım’daki Livadya Sarayı’ndan bir kare

Klasik Müzik denildiğinde aklıma ilk olarak 18. yy sanatçılarının giydiği kıyafetler geliyor. Bunun nedeni Klasik Dönem’in Klasik Müzik’in en olgun dönemi olması olabilir. Ya da asıl nedeni favori parçalarımın Beethoven ve Mozart’a ait olmasıdır kim bilir? Genelde çoğunluğun beğendiği şeyleri beğenmeme gibi bir huyum var ancak Beethoven bunlardan biri değil. Aldığı övgüyü gerçekten hak eden, hiçbir söze bağlı kalmadan istediği her duyguyu notalarla karşısındakine aktarmayı rahatlıkla başarabilen bir sanatçı. Ki bu benim için çok önemli bir nokta çünkü herhangi bir şarkıyı dinlerken beni asıl etkileyen müziğin sözleridir. Beethoven’ın herhangi bir bestesini herhangi bir yerde duyduğumda kendimi o andan soyutlanmış gibi hissediyorum. Notalar kendi kendine akıp giderken ben de boşlukta süzülüyormuşum gibi hissediyorum. Yüzümde hafif bir gülümseme oluyor ve düşüncelerimden uzaklaşıyorum. Herhangi bir şeye bu denli anlam yüklemek kulağa komik gelebilir ancak hissettiklerimi tarif edecek kelimeler tam olarak bunlar.

Dünyaya genel bir bakış attığımızda, özellikle batı kısmın, Türkiye’ye nazaran klasik müziğe uzun zamandan beri çok daha ılımlı baktığını görüyoruz. Buna örnek olarak, Fındıkkıran Balesi’nin ilk defa 1892 yılında St. Petersburg Maryinski Tiyatrosu’nda sahneye konulmasını verebilirim. Üzerinden bunca zaman geçmiş olmasına rağmen sahnelenmeye devam ettiğini ve halen daha büyük bir ilgi gördüğünü söylemek hiç de yanlış olmaz. Fındıkkıran Balesi’nin Türkiye’de ilk sahnelenişi ise 1968-1969 sezonunda Ankara‘da gerçekleşmiştir.

Türkiye geneline baktığımızda ise ne yazık ki benim gibi hisseden insanları bulmak çok zor. Genel düşünceye göre klasik müzik fazla elit kalıyor ve sadece entelektüellere ya da zengin kesime hitap ediyor. Halbuki klasik müzik her kesime hitap eden, diğer müzik türleri gibi evrensel bir olgu. İnsanın ruhunu dinlendiren farklı bir yapısı var. Bu da kanıtlanmış bir şey ki günümüzde uzmanlar, anne karnındaki bebeklere klasik müziğin dinlendirilmesinin çocukların zekasını geliştirdiği kanısında. Türk toplumundaki bir başka düşünce ise klasik müzik dinleyen insanların çok sıkıcı ve asosyal olduğu yönündedir ki bu da son derece yanlış. Kendimden örnek vermem gerekirse klasik müziğin tam zıttı olmasına rağmen rock müziğin de hayranıyımdır. Kolay arkadaş edinebilen, adrenalini seven ve sırf aklına estiği için sırt çantasını alıp herhangi bir şehre seyahat eden bir insanım. Ama bunların hiçbiri klasik müziği sevmeme engel değil. İnsanların çok yönlü olabildiğini, klasik müziğin son zamanların her türlü popüler pop müziğine bin bastığını Türk halkının anlamasını çok isterdim. Tüm bu ön yargılara rağmen ülkemizde yetişen Hakan Aysev gibi önemli isimleri de ayrıca takdir etmemiz gerektiği kanısındayım.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Deniz Temurcan

Bir cevap yazın

Bir Yorum