Mornota Röportaj
Adem Gün; ilk, orta ve lise eğitimini doğup büyüdüğü şehir olan Manisa’da aldı. Üç sene Elazığ’da Bilgisayar Mühendisliği okumak gibi bir takım işlere girişti. Yapamayacağını anlayınca her şeyi bırakıp yaşadığı şehir olan Manisa’ya geri döndü. Şu an Kamu yönetimi birinci sınıf öğrencisi. Çok şey sevmez aslında. Bütün spor ilgisi futbola yüklenmiş. Beşiktaş sevgisi her şeyden önce gelir onun için. Son olarak çok iyi bir Cem Adrian dinleyicisidir.
Mornota ile nasıl tanıştınız?
Aslına bakarsanız bir hikayem yok. Mornota’yla tanışmam bir arkadaşımın tavsiyesiyle başladı
Mornota hakkında ne düşünüyorsunuz?
Her insanın kendine özgü bir rengi vardır bana göre. Mornota tam olarak bu. Bu renklerin karışarak oluşturduğu eşsiz görüntüyü yansıtan güzel bir platform burası.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Sizi yazmaya iten şey ne oldu?
Kendimden bahsetmeyi sevmedim hayatım boyunca. Ama kısaca şunu söyleyebilirim; İnsanlarla olan iletişimim hep eksikti, ben hep eksik kaldım insanlardan. Bilerek ve isteyerek. Beni yazmaya iten şeyde bu oldu. Hep anlaşılmak istedim ama bu hiç olmadı. Benim için yazmak tam olarak bu. Anlatamadığım duyguların beni günden güne yok etmesini istemediğim için yazıyorum. Yazıp kendimi yaşıyorum.
Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimlerdir?
Hem yazdıkları hem de yaşadığı dönemde değerinin bilinmemesi sebebiyle Franz Kafka‘nın benim hayatımda yeri çok büyüktür. Ayrıca Oğuz Atay‘ın kendine özgü dili de bende hayranlık uyandırmıştır.
Hangi kategorilerde yazıyorsunuz? Konularınızı neye göre seçiyorsunuz?
Deneme türünde yazmayı çok seviyorum. Kendimi orada buldum diyebilirim. Ayrıca çokta iyi olmamakla beraber şiir adında bazı karalamalarda da yazmayı seviyorum.
Son olarak yazar olmak isteyenlere öneriniz nedir?
İçimize atıp içimizden atamadığımız duyguların yansımasıdır yazmak. Kesinlikle yazmaktan vazgeçmeyin ve bırakın elleriniz duygularınıza tercüman olsun.
Değerli yazarımızın yazılarına ulaşmak için buraya tıklayın.
