in

Mornota yazarlarından: Serpil Dede

Serpil Dede, Balıkesir Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü dördüncü sınıfta sonlandırıp İstanbul Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokuluna başlayıp o bölümü bitirdi. Şimdi Trakya Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünü okuyor. Kitap okumayı, şiir yazmayı ve okumayı çok sever. Ayrıca yeni yerler keşfetmeyi ve fotoğraf çekmeye bayılır. Kendini öğrenmenin elçisi olarak görmekte.

Mornota ile nasıl tanıştınız?

Facebook’ta dolaşırken karşıma çıktı. İlgimi çeken ilk özelliği rengi oldu. Sonra sitenize girip inceledim. Düşüncelerin özgür bırakıldığı bir ortamdan bahsedilmesi fikri hoşuma gitti. Küçük çaplı bir heyecanla Mornota’ya adım attım.

Mornota hakkında ne düşünüyorsunuz?

Mornota her şey için güzel bir başlangıçta güzel bir yol. Bu ülkede çok güzel beyinler var. Siz bu beyinleri görmemizde vesile oluyorsunuz. Çok güzel yazılar var. Bunları açıp okuduğumda çok mutlu oluyorum ve umut koşar adımlarla yanıma geliyor.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Sizi yazmaya iten şey ne oldu?

Üretmeyi çok seviyorum. Sürekli okumak yeni bir şeyler öğrenmek için çaba gösteren biriyim. Üçüncü üniversite deneyimim. 29 yaşında hala lisans eğitimi almam beni biraz buhrana sokuyor fakat bunu fırsat haline getiriyorum. Örneğin şimdiki nesil ile birebir iletişim kurarak onları anlamaya çalışıyorum. Kim bilir belki bu durumla alakalı bir kitap yazarım.

Beni yazmaya iten şey mizacım oldu. Konuşmayı çok sevmem. Daha doğrusu sesli konuşmayı çok sevmem ama sessiz konuşmada tam bir gevezeyim. Kafamda gezinen düşünceler o kadar fazla ki işte burada yazmak bana dost oldu. Çocukluğumdan beri yazıyorum. Karmaşık düşüncelerimi görmem gerekiyor. Bu sebeple yazmaya başladım.

Bu arada   yazmak benim için bir terapi. İnsanın kendisini tanıması için uçsuz bucaksız bir yol.

Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiğiniz yazarlar kimlerdir?

Benim favorim Franz Kafka’dır. Onu çok beğeniyorum. Kafkavari üslubunu kendime yakın buluyorum. Maksim Gorki beni ehlileştiren adam oldu. Bizim edebiyatımızda Orhan Pamuk, Oğuz Atay’ı beğenirim.

Şiirde ise Küçük İskender şiirlerini çok severim. Küçük İskender şiirlerini okumaktan zevk alırım. Ahmet Arif, Nazım Hikmet, Pablo Neruda gibi şairler vazgeçilmezlerim.

Hangi kategorilerde yazıyorsunuz? Konularınızı neye göre seçiyorsunuz?

Daha çok durum öyküleri yazıyorum. Sait Faik bu yolda beni geliştirdi. Kendisiyle çok sonradan tanıştım. Benim bu yönümü olgunlaştırıyor.

İtiraf etmek gerekirse şiir yazarken daha özgür hissediyorum kendimi. Kalem kağıda değdiği an kelimeler dökülmeye başlıyor.

Konular o an ki ruhsal durumuma göre oluşuyor. Konularım genellikle aşırı soyut ve kapalı konulardan oluşuyor. Gündem ile ilgili konularla ilgili bir şeyler yazma becerim yok. Kendimi kapana sıkışmış gibi  hissediyorum, üretemiyorum. Özgür olma hissedişi bende yok oluyor ve uçurumlarda yuvarlanıyor.

Son olarak yazar olmak isteyenlere öneriniz nedir?

Yazmak terapidir, kendinizi tanıma yoludur. Bu amaçla yazmaya başlarsanız eğer içinizdeki diğer potansiyelleri de görmüş olursunuz. Günümüzün aynılaşan insanlarından olmak istemiyorsanız, yazın. Kaleminiz özgür olsun. Beklentiniz olmasın. Kendiniz için yazın. Sadece ve sadece kendiniz için. Bizler üreterek güzelleşiriz.

Değerli yazarımızın yazılarına ulaşmak için buraya tıklayın.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Yeşil Yazar

Written by Mornota Röportaj

Bir cevap yazın