Gizem Ertan
Yazı ne zaman yazılır? Mutlu olduğunda mı mutsuz olduğun anlarda mı? Yoksa arafta kaldığın, duygularının ne yöne gittiğini bilmediğin anlarda mı dersin?
Ben mutlu olduğumda yazmıyorum, dürüst olmak gerekirse yazmak aklıma bile gelmiyor. Ya duygu karmaşası yaşadığımda ya da mutsuz olduğum zamanlarda yazmak benim kaçışım, içimi döküşüm oluyor. Hayatında sorunlar çoğaldı mı? Yaz. Unutamıyor musun? Yaz. Bir türlü çözüme kavuşturamadığın o fikrin beynini mi yiyor? Yaz. Tüm işlerin ters gidiyor, hayat sana sağ gösterip sol mu sallıyor? Yaz. Gerçekten iyi geliyor. Sanki yazarken kilolarca taş göğsünden kayıp gidiyor ve sen rahatlıyorsun. Yani bana öyle oluyor.
” Ee o zaman sadece dara düşünce yazıyorsun bunun ne anlamı var?” deme. Sende dene, yazmayı dene ne bileyim karala bir şeyler bak nasıl müthiş hissedeceksin. İçine atma, içine atmak sana, ruhuna zarar verir, senden senelerinden alır götürür anlamazsın. Zaten kötü olan dünyada, iyi bir şey yap ve yaz. Güzel, çirkin, doğru, yanlış.. Duygularını aç, fikirlerini paylaş. Her gün onlarca abuk sabuk şeyle uğraşıyoruz ama bize iyi gelecek, ruhumuzu dillendirecek hiçbir şey yapmıyoruz. Ona emek harcamayı çok görüyoruz. Yapma. Oku, yaz, müzik dinle, soğuk havada koş, hızlı hızlı koş, bedenini yor ruhunu dinlendir.
Kötülüklerin ve mutsuzlukların içinde, bunlardan bir haber iyi ve mutlu birileri var. Onlar kim biliyor musun? Tahmin ettin sanırım? Olsun ben yinede söyleyeyim. Çocuklar, onları küçücük şeylerden bile mutlu edebildiğimde saf mutluluğu tattım. Bambaşka bir dünya onların ki.. Bizde çocuktuk sebepsizce mutluyduk, ergen olduk isyan ettik, yetişkin olduk mutsuz ve yalandan gülen birileri olduk çıktık. Yalandan gülmeye birkaç dakikalığına ara vereceğim. Bir çocuğu mutlu ederek, onun gülümsediğini görerek bu acımasız dünyanın mutsuz şartlarına reklam arası vereceğim. Sende bana katıl. Bekliyorum..
