in ,

Ölmüş Umutlar Mezarlığı

Parçalanmıştı kalbimin kırılmış duvarları. Gözyaşlarımla soğuk duvarları ısıtmaya çalışıyordum yine. Işığa nefretim vardı. (Ama ne oldu ?)  Gözüm doldu, bu bir yoldu, yolda ıssızdı, sanki siyah karga kondu, kanımı sordu. Arzularım yoktu ve kalbimin yalan gülüş pazarını kapatmıştım. İnanmıyordum, başkası olsa buna tahammül edebilir miydi ? Umudumu zincirlemiştim kaçmasın diye. (Kaçmıştı) Tanrıya gitmiştim, kapısını kapatmıştı. (Tanrı ?) Penceresine taş attım, sinirlendi beni insan deresine attı. Aklımda boş cevabı olan boş sorular. Sevaplar da boş. Tanrıları taş… Gözlerimde kıştı, yüzümdeki gülüşlerin intiharı yorgundu.

Yollar ortasında kaybolmuştu. Bir şeyi kaybetmiştim ve ne olduğunu bilmiyordum. Yine de kaybolmuş bir şeyi aramak için dışarı çıktım. Kendimi ölmüş umutlar mezarlığında buldum bir an. Ağlamaya gelmiştim (kalbimin içinde), belki de ölülerin gözünü bağlamaya gelmiştim (Zaten görmüyorlardı). Yağmur, bulutlu hava ve ben neden buradayım ? (Nerede ?) Ölmüş umutlar mezarlığındaydım. (Neden ?) Bilmiyorum, belki ben de birinin umuduydum. Öldüm. (Niye ?) Bilmiyorum, belki kıyamet koptu ben de buraya geldim. Hiçbir şey anlamayan gözlerimle etrafa baktım. (Ne yaptım ?) Hiçbir şey, deli gibi bağırmaya başladım. (Ne ?) Dirilin ölüler! Dirilin itibarsız umutlar! (Ne yaptılar ?) Ne kadar çok bağırsam da ses çıkmadı, suskundular. Mezarlığı gezmeye başladım yerimi kabrimi aradım. Üzerinde isimler olan taşlara rastladım. (Ne yazılmıştı ?) Mutlu olmak, sevmek, her isteğine ulaşmak, ne için yaşadığını anlamak. (Sonra ?) İnsana yaşadığı zaman değer vermek. Gördüklerimden sıkıldım, bıktım ve durdum. Kabrimi buldum, uzandım yerime ve gözlerimi kapadım.

 

“Bu hikaye ölüme mahkumdur. O çok az sevilecek, ondan da az anlaşılacak.”

What do you think?

2 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Valiko Aliyev

dead.

Bir cevap yazın