in

Ölüm korkusu

Ölmek insanların tümünün yaşayacağı bir maceradır. Tüm insanları yaşayacak olması içimizi biraz olsa rahatlatsa da ölümden korkmayan insan yoktur. Kimileri ölüm anında çekeceği acıdan, kimileri ölüm sonrasında yaşayacaklarından korkar. Kimisi de sadece belirsizlikten korkar. Ölüm denilen şeyin anlamını kavrayamayan insan için bu kelime sadece bir muammadan ibarettir. Bu muamma insanların hayatını zindana çevirebilir. Öyle ki bazen insan ölümü düşünmekten yaşayamaz bile. Bir gün ölecek olmanın getirdiği korkuyla nefes aldığı her gün ölür aslında. Nitekim ölüm anı geldiğinde elinde kocaman bir hiçle kalakalır öylece. O zaman kalbinin derinliklerinde bir duygu belirir. Acımasızca el sallar o derinlikten ve pusuya yatmış hain bir gerçek gibi kendini hatırlatır. Derinlerden çok derinlerden gelen adeta bir fısıltıyı andıran sestir o. Bomboş bir hayat yaşadığımızı bağıra çağıra söyler bize. Yani anlayacağınız ölüm korkusu insanı yaşamdan mahrum bırakır. Peki nedir bu korkunun temelinde yatan şey?

Ölüm ilk insanlardan bu yana hep kötü bir şey olarak görüldü. İnsanlar yakınlarını kaybettikleri zaman ağladılar ve beki günlerce yas tuttular. Peki bunu neden yaptığımızı hiç düşündük mü? Düşünmedik. Sadece ölenler için üzüldük işte. Belki de üzülecek halde olanlar bizleriz. Bu karmaşık dünyanın içerisinde bir yığın paradoks arasında iyi ya da kötü bir ömür geçiriyoruz ve hepimiz o son durağı bekliyoruz aslında. Ölümün bir ödül olmadığını kim iddia edebilir. Bazen yaşadığımız hayatın bizlere bir ceza olarak verildiğini düşünüyorum. Yaşadığımız herhangi bir yılda her hangi bir gezegende kötülük yapan bir insanoğlu ceza olarak savaşların,  açlıkların, kötülüklerin olduğu bu dünyaya bırakıldık ve cezamızın bitmesini bekliyoruz. bu fikir elbette doğru değil sadece zihnimden uydurduğum bir hayal. Fakat bunun ölüm korkusunu azalttığını kimse inkar edemez. Ben yüzleşmeyi ve yok etmeyi değil azaltmayı tercih ediyorum. Çünkü ölüm korkusu yok edilmez. İnsanoğlu bir gün bunu yaşamaya mahkum. Fakat çekeceğimiz o en büyük acının diğer tüm acıları sonlandıracağını bilmek rahatlatıyor beni. Hayatı bir merdiven gibi düşünecek olursak. Çalışıp çabalayacağız ve  en üst basamağa çıkmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Peki sonra ne olacak?yıllardır çıktığımız o basamağı bir kereden ineceğiz. Belki bir kalp krizi belki bir trafik kazası. Bir andan yaşadığın tüm o şeyler değerini yitirecek. O an senin cezan bitmiş olacak. insanlar tekrar arkandan ağlayacak. Farkında olmayan ve düşünmeyen insanoğlu senin arkandan ağıtlar yakacak. Ve sen oralarda bir yerde oturup gülümseyerek onları izleyeceksin. Evet bana göre ölüm budur. Bana göre ölüm bir kurtuluş, acıdan bir kaçış yoludur. Ölümden korkmak ise yalnızca bir yanılgıdır. Ölümü kötü gösteren insanoğlunun nesilden nesile aktarılan bir yanılgısı. insanlar basit bir gerçeği gözden kaçırırlar. Ölüm olmasaydı yaşamak bu kadar tatlı olmazdı.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Ayşegül Yıldırımlıdal

Doğduğu andan itibaren sessizliğin arkasına sığınmış, gürültülü zihninin sesini susturamayıp yazmaya gönül vermiş kişi...

Bir cevap yazın