in

Önce Konuşmayı, Sonra Susmayı

Gözlerini kapatmanı isteyeceğim senden,kim olduğumu bile bilmiyorsun ama yapacaksın değil mi? Merak ediyorsun çünkü. Sonunda ne olacağını düşünmeden yapacaksın,kim olduğumu da merak ediyorsun ama söyleyeceğim.
Şimdi beyninde ki her şeyi bir kenara bırak. Yalnızca düşün. Gözlerini dünyaya henüz açmış bir bebek,ne de güzel bakıyor etrafına. Az sonra kıçına bir tokat yiyeceğinden habersiz. Ağlamaya başlıyor. Çok garip hiçbir şey bilmeyen bir bebek ağlıyor o an. Şu dünyada ilk hissettiği şey acı. Oysa çevresindekiler ne kadar mutlu,yaşıyor çünkü. Ağlayan bir cana gülüyorlar. Hiç bu taraftan bakmamıştın değil mi?
Şimdi ise büyüdüğünü düşün o bebeğin. Çok değil,konuşmayı öğrenmeye başladığı zamana getir. Başta anne-babası, daha sonra çevresinde ki herkes. Birer kelimeyle başlıyorlar. Zamanla sayısı artıyor,defalarca tekrarlıyorlar tüm sözcükleri. Sırf ağzından bir kelime duymak için günlerce hatta aylarca uğraşıyorlar. Sonra hiç beklenmedik bir anda yarım yamalak bir şeyler dökülüyor dilinden. Mutluluktan uçacaklar,çocuk konuştu! ÇOCUK ARTIK KONUŞUYOR. Tanıdık geldi mi? Ne büyük şey,artık o da susmayacak,istediği istemediği şeyleri dile getirecek.
Bu defa biraz daha ileri gideceğiz seninle. O bebek vardı ya,okula başlamış. Tercih yapıyor artık hayatına dair. Başında yine bir grup insan. Yorum yapıyorlar, “böyle yaparsan onun gibi iyi yerlere gidersin,o da neymiş yahu sen adam olmak istemiyor musun,sen giderken dönüyorduk biz daha iyi biliriz bak böyle olmalı bu,o neler yapmış sen ne yapıyorsun vallahi senden bir nane olmayacak.” Cümlelerinde hep “o” bulunan yorumlar. Kendi yolunu çizmesini istermiyorlar. Hep bir başkasının izinden gitmesini söylüyorlar. Onlar adam olmuş çünkü. O yol dışında bir yol adam edemez. Adamlıktan kasıt memnuniyetleri çaktırma. Neyse işte o kadar kalabalık ki söyledikleri,onun diyeceklerine yer kalmıyor. Böyle böyle susturuyorlar daha geçenlerde konuştu diye düğün dernek kurdukları çocuğu.
Sonra ne oldu dediğini duyar gibiyim. Sonra ne mi oluyor,o çocuk her yerde susuyor. Ot gibi der ya bizim millet,hah aynen öyle işte. Konuş derlerse şayet birkaç şey çıkıyor ağzından. Karşı da çıkmıyor susturulmaya. Çok önceden öyle öğrettiler çünkü,konuşması gerekenler konuşuyor. İşte böylelikle bir millet ölüyor arkadaş. İnsanlık ölüyor,fikirlere toprak atıyoruz. Seninde sustuğun zamanlar geldi mi aklına? Kaç kere sustun? Sayabiliyorsan ne ala,konuşmayı unutanlar var bu dünyada. Sen unutma arkadaş.
Kafan karıştı mı,yoksa hala sustuklarını mı sayıyorsun? Aç gözlerini haydi,bu defa fiili olmasın. Fikirlerini uyutmaya çalışanlara uymayı bırak artık. Önce konuşmayı öğrettiler sana,şimdi susmanı istiyorlar. Yapma arkadaş.
Kim olduğumu hala merak ediyor musun? Sanırım bu kadar soru varken cevaplanacak,bunun vakti daha vardır.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Kardelen Avcı

Hayatını kağıtlarla birleştirmiş,okuma aşkıyla yaşayan 17 yaşında bir kız. Yazar,çizer,düşünür ama silmez. En büyük hayallerinden biri Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okumak.

Bir cevap yazın