in

Özgün bir melodi

Piyanonun başına geçtim, yağan yağmura karşı notalara bir bir dokunurken yağmur damlaları da pencerenin camlarına dokunuyordu. Her ikimizde aşkla çalmaya başladık ben yakın geçmişte öğrendiğim o melodinin tınısını taklit ediyordum o ise kendine has tavrını takınmış ve gururlu bir şekilde kendi melodisini çalıyordu. Sanki yarışıyorduk ama onun açık ara önde olduğu belliydi. Neden mi? Çok sade ve kendine has bir melodisi vardı bense daha çok bir tını arıyor ama bulamıyor gibi piyanomun her tuşuna alelade dokunuyordum.

Bir anda durdum ve yağmuru dinlemeye karar verdim. Çalmayacaktım. Zaten en son çaldığımda hayatımın en acı gününü yaşamıştım. Unutulmaz bir gün olarak tarihime geçen o günde kayıplar verdim. İçimden öbek öbek kopan duyguları uğurladım. O yüzden piyanoya her dokunuşumda o kayıp duyguları anımsıyordum. Ne gerek var bunu kendine yapmamalısın bu delilik desem de elimde olmadan o gün çaldığım o melodiyi hatırlamaya çalışarak kendimi taklit ediyor ve anı geri getirmeye çalışıyordum.

Yağmur dindiğinde pencere camlarından akan su damlaları olmak istedim. Bir daha ki yağmurda görüşmek üzere dercesine akmak ve kaybolmak istedim.

Belki de sade ve özgün bir melodi olarak akılda kalmayı istemişimdir. Kim bilir…

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Gizem Ertan

Bir cevap yazın