in

Papatya

Mutsuz anlaşılamamaktan, zorunda kalmaktan hiç mi hiç istemiyceği şeyler için. Ne çirkin bi şeydir insanın değer verdikleri tarafından anlaşılamaması, yanlış anlaşılması ya da en kötüsü anlaşılmak istenmemesi. Bi papatya düşündü sarı -en sevdiği renk sarıydı- onu mutlu eden, gülümseme sebebi, çok küçük bi şey ama içten samimi bi sarı. Papatyayı sevmeli, göstermeli ona bu sevgiyi her gün usanmadan. Suya bile kötü söz söylersen tadı ve görüntüsü değişirmiş, neden çekinsin ki sevgisini belli etmekten? Önceleri her şey mükemmel, sevgini hissettiriyosun beklemediğin halde karşılığını da alıyosun papatyadan, onun solmaması bile yeter zaten ama sonra alışıyosun bu mutluluğa, alışıldığı için mi kıymet azalır? Ona ilgini göstermezsen solmaz mı? Hele öyle an olur ki ilgin ilgisizliği aşar çirkinleşir! Yazık değil mi papatyalara? Halbuki o, hayatından memnun, senden bihaberdi. İlişkiler de böyle değil mi zaten? ilgilerle başlar, huzursuzluklar başlar, kıymet azalır, alışılır, sabrı öğrendi papatya, öğrenmek zorunda kaldı; ona sorsan hiç mi hiç istemezdi ama öğrettiler işte. Sonra noldu? Ne olur? Bir şeyi hem çok istersin hem hevesin kalmaz, ne olur biliyor musun; anılarla kalakalırsın bir süre. Sonra vazgeçersin ve vazgeçmek umrunda bile olmaz. O zaman anlaşılır işte papatya, anlamak isterler üstelik zorunda da kalmadan. Bak gördün mü?  Papatya ölmedi, papatyaları öldürdüler.. Artık tanıyamıyorsan hiç tanımamış gibi yapmalı.. Papatyalar içimizi ısıtmalı, gülümsetmeli.. Kıymet bilinmeli.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by HBusra Ulusoy

Bir cevap yazın