Niye olmayacakmış gibi hissediyorum ? Yoksa yanlış bulutlarda mi geziniyorum ? Yanlış zamanlarda mi kalıyorum dünyada ? Elimde parçalanmış bulutlar kalmıyor mu ? Bana da enerji vermiyor mu yıldırımlar ? Insanlar uçmuyor mu diyarlarda ?
Şuna karar verdim aslında: Hepimiz eksikmişiz , biraz yağmurlardan, biraz leylaklardan, biraz da aşktan. Ne yapmalıyız bunun için sizce yağmurlar ? Küçük Romeo kurtarır mı dersiniz amansız Juliet’ini ?
Beynimi işgal eden düşüncelerden kurtulamıyorum. Umutsuzluk sarmıyor değil etrafımı her mutlu oldukça. Biraz yavan bir hayatım, küçük bir adam olabilirim belki . Ince belli bir çay bardagim olabilir ,bulutlu vadiler bahçesinde. Ama neden olmuyor ? Sorun bende mi yoksa ? Ölmüş olduğumu biliyorlar mı ki ? Yoksa kısa zamanda öleceğimi. Ama nasıl olur da bilebilirler bunu . Ben bile inanmak istemezken… Demek ölüyormuşum bulutların elinden . Kaybetme korkusu içinde yaşamaktan … Küçük bir adayı kaybetmekten … Demek eksik olan sadece benmişim . Ama daha lavantalar açmamışken niye rüyadan kalkıyorum ben ? Niye isteksiz fırtınalar ele geçiriyor bedenimi ? Kesin düşündüğüm içindir. Düşünmesem böyle olmayacak , bende mutlu olacağım demek .
Aynalar bu yüzden göstermiyormuş naciz suratımi . Ölüymüşüm meğerse. Yankıdan ibaret ruhum sıkışmış bacalara . Olacak şey değil Leyla . Mecnun senin sokağında ışıldarken . Ya sen Hercai . Neden yaptın bunu kardelene . Sen hiç öyle masummuşsun gibi bakma Lavinia . Sen de öyle Mona Roza …