in

Sessizce

Sıradaki şarkıyı kalbi kırık bütün kadınlara armağan ediyorum. Bana, sana, bize, hepimize!

Ne çok kırılıyoruz değil mi? Ne çok paramparça oluyor ve ne çok susuyoruz. Niye? Sessiz olmak, sessizleşmek, sessizce kendi sonunu izlemek uzaktan. Ne garip değil mi? Bir kadın dayak yerken susuyor, çok mühim bir konu(kime göre neye göre mühimse artık) konuşulduğu vakit susuyor ya da susturuluyor, kendi hayatı hakkında başkaları karar verdiği zaman susuyor, regl sancısı çekiyor susuyor. Ayıp! Çünkü siyah çöp market poşetlerinde satılıyor pedler. Siyah güya örtüyor ayıbı. İnsanoğlu dediğimiz harika varlık kadın pedinden utanıyor. İşte buna kahkahalarla gülesim geliyor. Sahi kadın kahkaha atarken de utanıyor. Neden sizce? Kahkaha dediğimiz şey insanların çok mutlu anlarında ve yahut çok komik bir olay esnasında otomatikman verdiği tepki değil mi? Değil işte. Bir takım kimselere göre kahkaha, kadınlara yakışmayan bir gülme biçimi olup çok tercih edilmemesi gereken  bir durum şu zamanda. Gerçekten anlayamıyorum ve de anlamlandıramıyorum.

Geçen gün bir televizyon programında, bir duruma rastladım ve çok garipsedim. Üç beyefendi (yine çok kibarım), üçü de yaşını başını almış belli ki okumuş kendilerince aydın kimseler, tartıştıkları konu ise kadınların yaşadığı sıkıntılar. İnsan sormak istiyor, kaç kere tacize uğradınız? Kaç kere sırf hayır dediniz diye tehdit edildiniz, kaç kere babanızdan, ağabeyden dayak yeyip susmak zorunda kaldınız? Hanginiz gece dışarı çıkmak için saatlerce izin almaya çalıştı? Aranızda sırf şort giydi diye tekmelenen ya da başörtüsü takıyor diye hakarete uğrayan var mı?

Bunlar kadınların yaşadığı sorunların sadece birkaçı birde bunların görünmeyen yüzü var. 14’ünde anne olan çocuk gelinler, her gece kocasından dayak yiyen ama komşusunun sadece duvar arkasından dinlediği evler, sırf kadın olduğu için koca koca şirketlerde mobinge maruz kalanlar, tacize uğrayanlar(her türlüsüne), susmak zorunda kalanlar, korkanlar, giydiği kıyafetten tutunda takmadığı türbana, kilosuna, boyuna, konuşma tarzına, yürüyüşüne, en sevdiği renge dahi karışılan bizler. Tek suçumuz kadın olmak demiş birisi. Öyle mi sizce de? Ben artık yoruldum. “Oğlumun pipisini kestirdik hadi düğün yapalım” diyen bir toplumda var olmaya çalışmaktan, keşke oğlum olsaydı ya erkek adamın erkek evladı olur saçmalıklarından, bütün zayıflıkların, kibarlıkların, pembelerin, kabarık eteklerin, topuklu ayakkabıların, uzun saçın- evet evet uzun saçın- kadınlarla bütünleşmesinden çok yoruldum. Yok sayılmaktan, bugün başıma ne gelecek acaba diye endişelenmekten, her yaptığım yüzünden sorgulanmaktan, sevgi adı altında yapılan saçma sapan dayatmalardan, kendini adam zanneden her insan evladının üstünlük taslamasından, saçma sapan, kadın dediğin şöyle olmalı geyiklerinden çok yoruldum.

Hepinize uzun uzun sövmek istiyorum zira içim soğumuyor, lisedeyken saçlarım kısa olduğu için  ve sırf bıyıklarım var diye dalga geçilen psikolojisi bozulmuş sosyofobik bir insandım. Benim gibi binlercesi var. Sessizce solup gidiyorlar ya da bir yolunu bulup sıyrılıyorlar acımasızlıklardan zor olsa da. Sessiz kalmayın ne olur, siz sustukça konuşur, kendini bir şey sananlar, siz sustukça tepenize çıkarlar. Bazen anlatmanın ne kadar zor olabileceğini biliyorum. Bazen susmanın en kolayı olduğunu da. Ama lütfen susmayalım. Beraberliğimizi hiç bırakmayalım. Hayat dediğimiz saçmalıklar bütünü dayanışma ile güzel. Çünkü kadınım kadınız kadınlarız! biz birken beraberken çok güzeliz! Hepinize kahkahalarınızın yeri göğü inleteceği muhteşem günler diliyorum canlarım.

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Neva

İnsanlığa sevmeyi öğretelim.Zira sevgisizlik adam öldürüyor.

Bir cevap yazın