Hep gelmeyen taraflarını göz ettim beklentilerin. Avuçlarım sıcacık iken buza dönen yanaklarımdan aktı içerlemişliklerim. Ağzımdan çıkamıyorlar diye kaleme konu ettim. Duyuluyorum, biliyorum ama daha çok bağırmak istedim.Hep ortada karma karışık bırakılmış bir şeyler vardı ve ben o düğümlere çözülme sözü verdim.Ya gökyüzü sırtını dönse sana? Ben böyle aklına uğramayan her şeyi hesap etmeyi sevdim.Bildiklerimin eminliği yetiyordu ama inatçılığını yerle bir edeyim, bir başına kalınca kurmaya mecbur olacağın cümleleri birkaç saygısızlık öncesinde kur dedim.Yokuş aşağı adımlar yuvarlanıyordu ben ısrarla yukarı çıkarken kalp çarpıntısından ölecek gibiydim.Bir yağmur yağıyordu, bir güneş açıyordu, bir sıcaklık sarıyordu kollarını belime ama her şey gün sonunda çok yanlış hissettiriyordu.Ya bir’ idi ise? Ya cidden bir seferliktiyse diye diye içimden çıkıyor, sessiz sedasız kayboluyorum. Fısıldıyorum; dedim ya bağırasım çok var ve hal buyken kendi sesimden bile nefret ediyorum.
in Edebiyat, Hikaye/Öykü