in

Son

Merhaba sevgili, herkese sevgili bana sevgisiz. Sana da yalanlarına da merhaba! Şimdiler de ben umutsuz sense umutlu. İyi dinle beni iyi bak acılarıma sevgili beni orada bıkarıp giderken ne düşündün? Veya düşündün mü?

Can yakmak hoşuna gidiyor ben bunu anladım artık, özellikle de benimkini. Sen benimkini yaktıkça ben kendiminkini yakıyorum. Söylesene fazla değil mi bu acılar bedenime, ruhuma, kalbime? Sana hiç sevgi sözcükleri kullanamadan, kokunu içime çekemeden, elin elime değmeden gittin. Daha yelkovan gitme vaktine gelmedi ki

Kısaydı, senin için bir hiçti benim için ise dünyalara bedel! Senden fazlasını beklemek benim salaklığım olur aslında. Haklısın. Sana neden gittin, neden yoksun, mutlu musun gibi sorular sormam da aptallığım olur. Ellerimde yaşattığın acının izleri geçseydi bari. Misafirlikteki çay misali, bitmeden tazelemek. Acımı da ellerimdeki yarayı da tazeledin. Minnettarım sana!

Sen şimdi başka kollarda, peki ya ben neden hala burdayım? İşte yelkovan şimdi gitme vaktini gösterdi sevgili. Yine sabırsız davrandın. Senin için mutlu benim içinse dik durma vakti. Dik durucam. Ne kadar sürebilir ki bu acı? En fazla yaralarım kabuk tutana kadar. Buna inanmak istiyorum. Ve yine seni sana anlattığım yazımda sona geliyoruz. İnsan her zaman ölümle kaybetmezmiş sevdiklerini.

(U)MUTSUZ SON…

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Nursinem Öztürk

2 Temmuz 1997 Hayatımın başlangıcı.

Bir cevap yazın