Gizem Ertan
Sanal dünyanın ve kurgunun inanılmaz boyutlarda gelişme gösterdiği günümüz dünyasında organik bir şeyler arayışına girmiş bulunmaktayız. Arayışa girdiğimiz doğru, evet ama gerçekten bulmak ve onu yaşamak istiyor muyuz? İşte orası meçhul.
İlk olarak bilim kurgu yapıtları ile başlamak isterim. Teknolojinin ışık hızıyla gelişmesi ve her gün yeni gelişmelerin ortaya çıkıyor olmasıyla kurgu yapıtların sayısı hızla artmakta.. Özenerek kurgulanmış filmler, diziler, reklamlar vs.. Sürüsüne bereket. Hiç olmamış veya olması güç olan absürt sahneleri bile hayatımızın içindeymişçesine bize empoze eden teknoloji, yaklaşık son on beş yıldır da sosyal medyaya bizi bağımlı hale getirdi. Ne yazık ki hem anlamlı hem de anlamsız bir çok yanı bulunan sosyal medya platformları bana göre kurgunun son noktası olmuş durumdadır. Nasıl mı ? Yapay bir ortamda kendini var eden biz bireyleri doğal ve hayatın içinden olguları aramaya yönelterek bir ikileme hatta bir kaosa sokmaktadır. Sosyal medya platformlarında herkes her şeyi aramaya devam ediyor. Sorsak maddi, manevi her şeyin arayışında olan insanlar mevcut bu platformlarda. Ancak ikilem şurada başlamaktadır; sosyal medya platformlarında arayışa devam ederken gerçek hayata dönüp bir baktığımızda aslında hiç bir kazanımı olmayan boş bir birey karşımıza çıkmakta ve birey bunun farkında bile olsa bağımlısı haline geldiği sosyal medya hesaplarında gereksiz çabalarını harcayarak kendini gerçekleştirmeye, arayışına devam etmektedir.
İşin özüne bakarsak teknoloji gelişimi faydalı yönleri ve bilime olan katkıları ile paha biçilemez bir değerken ikinci yüzünde ise gerçek hayatta var olamayan ya da olmaktan korkan kimseleri barındıran sosyal medyayı icat etmiştir. Günümüzde sosyal medya doğru ve sınırlı kullanılmadığı takdirde tehlikeli, sorunlu bir ortamdan öteye gitmemektedir.
Sosyal medyayı, teknolojiyi takip edelim ama bunların yanı sıra bol bol yüz yüze iletişim kuralım ve birbirimizin hayatlarına dokunalım. Birey olarak var olmamızın başka yolu yok.
