in

Tek başınalık

Tek başınalık kavramı insanın kendi düşüncesinden çok kendini tanımlamaya çalışma çabası olarak da adlandırılabilir.Bireyin yaşantısına dair diğerlerine bağımlı olduğu fikri ve bu dünya üzerinde kendini tanımlama çabası içinde unuttuğu yegane ve eşşiz bir özelliğidir.Ben yanılgısı aslında yansıma kişiliği ile dünyaya bağlanan ve kendini yaşamakta olduğunu sandığı yeni durumlarda yalnız hissetmemek için uydurduğu bir hayal dünyasınının içinde bilinen ve fark edilebilir birisi olarak kılma çabasının bir ürünüdür.Tek başına olmanın verdiği tekinsizlik ve bilinmemezlik denizinde yüzmekten çekinen insan kendi ruhunun ve sonsuzluğun içinden getirdiği bölünmüş kişiliğine sıkı sıkıya tutunur.Eğer bildiklerine farklı bir açıdan bakacak bir aynası yoksa kendini huzurlu ve güvenilir dediği alandan uzakta sürüklenirken ve kendi kendinden bile kuşku duymanın verdiği anlam karmaşasında anlamsızlığını duyumsar halde bocalarken bulur.

Çoğumuz hayatımızda yer alan insanlara, tanıdığımız dediğimiz ve sevdiklerimiz olarak sınıflandırdığımız birtakım kişilere ve kişiliklere bağımlı olarak yaşarız.Hayatımız onlarla ve onlarda deneyimlediğimiz yansımamız ve kendi kişiliğimizi oluşturan bu örtüye uyumlanmak ve diğer tarafta da kendimiz dediğimiz benlik algımız ile var olmak arasında geçen sevimsiz bir çatışma halinde sürüp gider.Bazen kendi rehberliğimize bile aldırmaz ve başımıza buyruk bir şekilde diğerlerinde olan kendimizi ararız.Bunun bize inanç sağladığını sanarız oysa olup biten herşey daha önce zihnimizde yaşanmış ve çoktan gerçekleşmiş bir olaylar dizisinden ibarettir.Hergün uyanıp hayatımız sandığımız bu serüvenin içinde bize ait bir rol kapma hevesiyle kendi kendimize ters düşen ve doğru ile yanlışın anlam verdiği bir çizgide olup bitenleri gerçek sanıp kendi dramalarımızı tekrar tekrar yaratırız.İnsanın bu yaratıcı gücünü kendi ve başkalarından alıp gerçek olarak kabul ettiği birtakım garip sıradan olaylar zinciri olarak yaşanan olayı işte benim hayatım diyerek tezahür etmesi kendi potansiyeline karşı bir ket vurmadan başka bir şey değildir.Gözlerimizi kapatıp bu sefer daha farklı bir gelecek yaratmanın vereceği farkındalığı ve genişliği deyenimleyip hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir ilginçlikle beraber yaşamak olarak adlandırılabilecek bir bilince adım atabilecek kendi yaratıcı zihinlerimizi bu oyuna dahil etmek ne kadar da güzel olurdu.bigstock-Happy-woman-standing-with-hand

Bana dünyayı verseler yinede sevgilim senden asla vazgeçemem sözünde ki sevgiliyi kendinden ayrı bir varlık olarak düşünmek gibi bir şey bu aslında.Yunus Emre’nin de zamanında dediği gibi “Bana seni gerek seni” cümlesiyle kendi sonsuzluğuna bir selam çakmış ve ölümlü ruhunun verdiği istekleri bir kenara itip sonsuz varlığı ile bir olmanın gerçek huzuru ve bilgeliğiyle bu dünyanın çok ötesinden bir yerden seslenmiştir. bizlere.Yedik,içtik,eğlendik ve bu gerçeğin elimizden alınmasına hiç ses çıkarmadan kendi katillerimiz olarak tarihe geçtik.Bizi derinden etkileyen şeylerin peşinden gitmek yerine, kendi varlığımıza ve bütünlüğümüze sırt döndük.Bu kadar farklılığın arasında kendi gerçek benliğimizin sınırsızlığı ile kendi sınırlarımız arasında sıkışıp kaldık.Kendi düşerimizi ve hayallerimizi hayal edip kendimiz olmayan düşleri gerçek kılmaktanda geri kalmayışımız bu dünyadan beklentilerimiz ve şimdi yaşadığımız hayatlarımız içinde var olan sınırlarla birlikte gözlerimizi körleştirdi.Bunu değiştirmekte yine bizim elimizde ve var olan gücümüze yani yalnız kendimizin içine dönerek anlayabileceğimiz bir gerçeğin ışığında mümkündür.Neyin mümkün olup olmadığını kavramak için de ilk önce neyin gerçek ve neyin gerçek dışı(dışardan empoze edilen) ve neyin ulaşılabilir derecede gerçekten var olduğunu idrak etmekten geçmektedir.Bildiğimizi düşündüğümüz şeyler düşünceden öteye geçemeyen altında herangi bir gerçek olup olmadığının farkında bile olmadığımız şeyler olmaktan çokta uzak değildirler.Ya herşey ilginç bir bakış açısıysa ve biz bu ilginç bakış açıları arasında sadece seçim yapma özgürlüğüne sahip olan varlıklarsak bu bizim hayatımızda ne yaratırdı ?

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Barış Oğuzcan

Bir cevap yazın

Bir Yorum