in

Tutku

Sevgili okurlar

Uzun zamandır ne yazacağımı düşünüyorum. Hatta çok şeyi karalayıp sildim ve en sonunda sadece içimden geldiği gibi yazmaya karar verdim. Önemli olan bu değil mi? Yazılar duygularımızı ifade etmenin en güzel yolu değil midir? O zaman sizi derdime ortak yapayım.

Yaptıklarımız neden hep bir hata olarak bize geri dönüyor? Anlam vermek artık gittikçe zorlaşıyor ve hatta bildiklerimizin bile yalan olduğunu düşünmeye başlıyoruz. Ben hayatımı hep öğrenme üzerine kurdum. Her yaşadığım şeyde öğrenip kendimi nasıl geliştirebilirim diye uğraştım. Ama bu aralar yorulduğumu hissediyorum belki biraz fiziksel bir yorgunluk ama çoğunlukla psikolojik olduğuna kanaat getirdim. Tuttuğum ellerin benim kadar cesur olmadığını ve fedakarlığın olmadığı bir hayatın içerisinde buldum kendimi. Sorarım size; aşk nedir?
Fedakarlık, tutku, savaşmak, ve kabullenmek değil mi? Neden herşey karşılıklı oldu? Her attığımız adımda artık karşı bir adım bekler olduk ve beklediğimiz adım gelmeyince pes ediyor olduk. Ben hiçbir zaman pişman olmadım çünkü her seferinde ders çıkarmaya çalıştım. Belki bu aralar şoktayım hatta üzgün ve kırgınım. Kırgınlığım birine karşı değil benim kırgınlığım gurura, hırsa ve en önemlisi öfkeye. İtiraf edeyim çok şey istedim ama kendim için değildi hiçbiri. Bu kadar zor olması gerekiyor muydu? Hayatımın merkezi olmuş o insanın küçücük konularda bile üstüme gelmesi gerekiyor muydu? Kendimi bencil, kendini beğenmiş ve ukala biri olarak görmeye başlamıştım halbuki öyle değildim. Hep onu herkesten çok düşündüm ve diğerlerinden farklı bir yere koydum. Farklı bir kültürde büyüyüp bambaşka bir kültürün içinde buldum. Size itiraf edeyim hiç kolay değildi. Bazen gerçekten kendimi salak ve gereksiz hissettim ama çaktırmadım. Evet aşığım ama sözde ifade edilecek türden değil hiç olmadı. Çünkü benim bu hayattaki rol modelim olan babam; “Bir gün oğlum ne yaşarsan yaşa içinde yaşa kimseyi laflarınla, hareketlerinle etkileme.” demişti ve kulağımda bir küpe haline gelmişti. Aşk ve sevgi ben kelimelerle anlatılamaz. Keşke sen bana aşık mısın, diye sorduğunda kalbimi açıp göstere bilseydim ya da en azından onu her gördüğümde kalp atışlarımın nasıl hızlandığını anlayabilseydi. Ama işte her şeyin sonu olan anlaşamamak bizim de sonumuz oldu, he onu da belirtmek isterim büyük şeyler değildi ama anlaşamamıştık. Ve işte kendimi şuan sahilde denize karşı size bunları yazarken buluyorum. Bu seferlik kısa ve sitemli bir yazı oldu ama devamı gelecek bundan eminim. Siz siz olun etrafınızdaki insanların değerini bilin heleki sizi sevdiğini söylüyorsa sakın kaybetmeyin.
Sağlıklı ve mutlu kalın…

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Yasir Kantarcı

Çölde büyümüş bir balık.

Bir cevap yazın