in

Umut ışığı

Henüz okuma yazma bilmediğim yıllarda, evimize yılbaşı kartları gönderilirdi. Sağlık, mutluluk dilekleriyle yeni yılımız kutlanır, bizde güzel dileklerde bulunurduk. Yeni yılın bize güzellikler getireceğine inanırdık. Bugünlerde güzel dileklerinin önünü kesen gerçekler var biliyorum. Hayalini kurduğun şeylerin yaşadığın gerçeklerden bağımsız olduğunu anlatmama izin ver.

İnanç… Tarihe bakarsan inancın gerçeklerle yakından uzaktan alakası yok aslında. İnsanlar dünyanın tepsi gibi düz olduğuna inanmışlar. Hatta cennetten arsa satın alıp, para karşılığında cennete gidebileceklerine inanmışlar. Gerçeklerle inanılanların farklı olduğu bu döneme de Orta Çağ Karanlığı adını vermişler. İyi ama bu inanan çoğunluk nasıl çıkmış aydınlığa diyeceksin. Bazılarının içinde bir umut ışığı yanmaya başlamış ve yaşanılanları hak etmediklerini düşünmeye başlamışlar. Ve bunları tüm insanlığın haketmediğini düşünenler de olmuş.

Avrupa’da durum böyleyken, bizde hiç mi yanmamış o ışık dersen; hikayeyi en kısa haliyle anlatayım. Frenleri tutmayan bir araba hızla uçuruma doğru gider. Sonunda paramparça olacağı aşikardır. Arabayı kurtarmaya çalışan bir adama yanındaki sorar :

– Ordu yok .

– Kurulur, der adam .

– Para yok.

– Bulunur.

– Düşman çok.

– Yenilir.

Fakat zafer; ordu kurulduğu için değil, yaşanılan gerçekliği kabul etmeyen insanların sayesinde olmuştur.

Umut ışığı için önce kendi gerçeklerini yaratmalısın kadim dostum. Yüreğindeki umut ışığın hep yansın.

Sevgilerimle..

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Simge Bulut

Bir cevap yazın