Yalnız değilmiş gibi yapıp diğer insanlara rol yapıyordu. Bu, beraber olduğu insanların hepsine acımasızca oynadığı tragedyayı çoğu zaman bir komediye döndürecek yeteneğe sahipti.
Çevresinde isimlerini bilmediği binlerce böcek, içinde her an etini kemiren kurtlarla beraber çürüyordu. Uzun zamandır kanı yoktu. Sarı bir kelebek içmişti tüm kanını. O günü iyi hatırlıyorum; çok mutluydu ve kelebeğin güzelliği gözlerini kör etmişti. Sonra kelebek o kan sayesinde insan oldu. Düşmeyecek gibi bir yürüyüşü vardı. Dimdik… Ardından bakanlar yere dökülen parça parça etleri görürdü. O buna aldırmadan yürümeye devam ederdi. Bedeninden binlerce atlı geçip gitmiş ve onların dokunduğu yerlerde, bıraktıkları pisliklerde kurtlar birikmişti. İşte şimdi bu kurtlardı onu yiyip bitiren. Hiç saçı olmamışçasına keldi. Geceleri rüyasında büyük, dev yılanların onu kovaladığını sonra yakaladığını, parça parça olduğunu görürdü. Sonra tek gözü kapanmaz bir çocuk parkında tüm çocukların ayaklarının altında ezilirdi… Çoğu zaman öyle alışmıştı ki, gülen insanlar gördüğünde donup kalır, anlamlandıramazdı.
Asırlardır yaşıyordu ve bir asır daha ömrü vardı. Kediler ona yaklaşamazdı, bazen birisinin yanına yaklaşmasına izin verir, oyun olsun diye, kokusuna alan kedi korkar kaçardı. Gözlerinin kırmızı içinde siyah olduğunu bakan herkes görürdü. Niyeyse kimse hayret etmezdi. Tıpkı kelliğine ve yüzündeki irin toplamış çıbanlara da etmedikleri gibi. Yalnız suskunlukları bazen bir çocuk gelip bozar, onu görür görmez annesine sarılıp avazı çıktığı kadar ağlardı.
Çoğu rüyalarında uyanmamayı, öyle dev bir yılan tarafından öldürülmeyi dilerdi. Ruhlar onu sevmezdi, melekler ondan korkardı. Hırsızlar, dilenciler geceleri onun gezdiği yerleri öğrenmişti, polisler onu zindanlarında istemezdi.
Kimse bilmezdi, kimse onu neyin bu hale getirdiğini; taşlaşmışlığın, çürümüşlüğün gerisini bilmezdi. Yalnızca ağladığında dökülen her damlada insanları daha çok özlediğini ve daha çok sevdiğini bilmezdi. Ve anlamazdı ki insanlar unutamadığı, yitirdiği binlerce anı içinden birçok insan vardı. Biri çıksa, uzatsa ellerini, sarsa yaralarını, öpse gözlerini belki, belki yeniden insan olacaktı. Kimse bilmezdi, önemsemezdi, görmezdi onu veya belki görmekten korkardı…
Özlemdemiralev başarılı bir yolculuk dilerim çıktığın bu yolda. Düşüncelerin, hayal dünyan kaleminin ucundan okuyucuların yüreğine akıp gitmesi dileğiyle…..
Başta bu büyük emeğinin karşılığını yavaş yavaş alıyor olmanız ve bu eserin birçok okura ulaşacak olması eşsiz bir başarı örneğidir. Umarım bu eseriniz hakettiğiniz yerlere ulaşır, emeğinize sağlık öğretmenim..
Öyle çok kitap var ki, öyle çok yazar… Kitapları çok severim aynı zamanda çok okurum. Ama her kitaptaki cümleleri, kelimeleri hissedemem bazen çok boş gelir.Sanıyorum ki yazarla alakalı bir durum. Yazarın duygularıyla, düşündükleriyle o kitabı yazarken ne derece hissettiğiyle. Her kitap yazarla bütünleşemiyor ne yazikki ve bu okuduğum her satırda milyonlarca kez yüzüme vuruyor kendi kendini .Kelimeleri o derece özenle seçip o kadar güzel detaylara yer vermişsiniz ki gerçekten harika, umarım hakettiğiniz başarıyı yakalarsınız, o kadar içten istiyorum ki bunu 🙂 Umarım her şey güzel olur.