in ,

Yahudilik,Yahudileştirme ve Yahudi Devleti

Yeni yazı dizimizde şu an dünyanın en güçlü devletini arkasına alarak o devletin Ortadoğu’da maşası rolünü üstlenen ve bu görevi ne yazık ki başarı ile yerine getiren Yahudileri incelemeye alacağız. Özellikle Filistin toprakları üzerinde yaptıkları faaliyetlerin ilki olan Yahudileştirme politikalarını nasıl izlediğini ve başarıya ulaştıklarına değinirken diğer taraftan bölge halkı tarafndan ilk başlarda nasıl sessiz kalındığına değinilecektir.

1897 yılında ilk Siyonist Kongresi’nin İsviçre’nin Basel şehrinde toplanmasıyla Yahudi Devleti’nin kuruluş çalışmaları Theodore Herzl’in önderliğinde başladı. İnançları gereği tanrıları tarafından ‘vadedilmiş topraklar’ olarak kabul ettikleri ‘Filistin’i, Osmanlı Devleti’ne karşı I. Dünya Savaşı’nda mücade eden İngiltere de Balfour Deklarasyonu ile bir vaatte bulunmuştur.1 Bu, Filistin’ne sahip olmayan bir devletin, İngiltere’nin, Filistin’de yeterli nüfus ve nüfuza sahip olmayan bir cemaate resmî olarak bir vaadiydi. I. Dünya Savaşı’nın galiplerinden olan İngiltere Filistin’in Milletler Cemiyeti’nin de onaylamasıyla bölge üzerindeki mandaterliği tescil edilmiş oldu. Yahudiler, tarihi ve hissi bağlantılarını, hayallerle gerçekleri bağdaştırmayı başardılar. Shoah olarak adlandırılan Nazi katliamı, Pogrom olarak Doğu Avrupa’da gündeme çıkan Yahudi karşıtlığı neticesinde dünyanın değişik ülkelerindeki zayıf ve çaresiz Yahudilerin umut kapısı olarak Filistin hedef gösterilmiştir. İdealistler bulundukları ülkelerde önderlik ederek toplumlarını yönlendirirlerken; sıradan, zayıf ve fakir Yahudiler Filistin’e gönderildiler. Hızla gerçekleş- tirilen göçler zamanla Filistin’deki Yahudi nüfusunu arttırdı. Mevcut Yahudilerin yanında yeni gelenlerin de ülkede kalabilmeleri için ekonomik, dinî ve siyasî pek çok yola başvurulup kurum ve kuruluşlar oluşturuldu.
Ben Gurion’un siyonizmdeki tarihî önderliğinin değerlendirilmesi, onun siyonist fikir ve düşünce akımını başarıyla uygulayan kişi olmasıdır. Herzl ve Weizmann ideoloji ve başlangıç olarak ne kadar önemli ise, Ben Gurion’un siyonizmin uygulayıcısı ve hayat vericisi olarak yeri yadsınamaz bir gerçektir. Diğer teori ileri süren liderlere göre Ben Gurion’un yeri ve önemi onun iyi bir uygulayıcı ve ideallerini gerçekleştiren bir realist olmasıdır. Ben Gurion’un bu yönlerini göstermesi bakımından 1953’te Başbakanlığı bırakıp 2 yıl Sdi Boker’de sade bir Yahudi olarak yaşaması ilginçtir. Onun için bu hareketi alt seviyedeki sıradan Yahudilere yönetici başbakan olan bir Yahudinin işini ve mevkisini bırakarak ‘nasıl bir Yahudi olunur ve Yahudi neler yapmalıdır’ örneğini göstermesi Ben Gurion’un örnek bir lider ve Yahudi olduğunun açık bir ifadesi olmalıdır. Ben Gruion’un idealist olarak yazdığı dönem 1933’e kadar devam etmektedir. Bu tarihten sonra İngiltere’nin Filistin politikalarına karşı kendi ideallerini gerçekleştirmek için faaliyetlerde bulunmuştur. Kudüs ve çevresi Yahudiler ve Yahudilik için dinî ve millî özelliğe sahip bir yerdir. Hemen her Yahudinin ziyaret ederek hacı olmak, mümkünse yerleşmek istediği bu şehir tarihte pek çok mücadeleye sahne olmuştur.3 Bölge sadece dinî açıdan önemli olmakla kalmayıp geçmişten günümüze önemli ticaret merkezleriyle bağlantısı nedeniyle çatışma alanlarından olmuştur. İsrail’in ilk Başbakanı olan David Ben Gurion’un Filistin’i Yahudileştirmek için çalışmaları da Yahudilerin burası için ne kadar çalıştıklarını göstermesi bakımından önemlidir. Bu çalışmada Filistin için Yahudilerin nasıl çalıştıkları, Osmanlı Devleti’nin politikaları ve bu politikalara David Ben Gurion’un nasıl bir tepki verdiği incelenmektedir.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote

Bir cevap yazın