in

Yine, Yeniden

Yazı dediğin girizgahla başlar elbet. Ama benim neresinden daldığım belli olmaz hayata. O yüzden öylesine bir giriş yapayım istedim şimdilik. Bazen balıklama dalıyorum, bazen kıyıya kadar koşuyorum, koşuyorum da takılıp kalıyorum. Bozuk bir saat gibi durup durup başa sarıyorum. Adımlar atmak zor. Hayat kimi zaman oldukça ürkütücü, heyecan verici, keşfedilmeyi bekleyen maceralarla dolu. Biriktirmem gereken çok anım var. Yapacak işimiz çok! Bir yerden başlamak gerek. Umudu kaybetmeden, çok da diretmeden… Dedim ya, bozuk bir saat gibi kala kalırsın ya bazen, unutmamak lazım! Biriktirmek lazım. Ne zaman ne olacağı belli olmaz. Bazen bir kitap okuyorum. Kalıyorum paragrafın ortasında. Bir müzik duyuyorum, bir melodi takılıyor kucağıma, şarkı akıp gidiyor da ben o melodide kayboluyorum. Buraya kaybolmaya geldim, sonra yolumu bulmaya ve yolumu tekrar kaybetmeye… Yani anlayacağınız yola çıkmaya!

Gidenler, kalanlar, değişenler, bizim sokağın başındaki bakkalın yerine açılan market, yürüdüğüm sokaklar, büyüme sancıları… Bunlarla ilgili ahkam kesecek halim elbette ki yok. Bir beklentim de yok! “Ben” olmak istiyorum hepsi bu. “Ben”i aramak istiyorum artık. İçimde bir his var. Bir şeyleri kaçırıyorum. Hemen önümden bir araba geçiyor mesela, atlayıp içine “götür abi beni nereye istiyorsan” diyesim geliyor. Çünkü kendime ait bir yol çizemedim ben. Emin olamadım hiç. Emin olmak pek bana göre değil, beni tanıyanlar bilir. Tek tarz müzik dinlemem örneğin. Seri bir kitap okuduğum hiç görülmemiştir. Politik olarak da kendimi hiçbir yere oturtamam. Her kalıba girmeyi sevdiğimden değil. Hiçbir kalıba girmeyi sevmediğimden. Dedikoducuları sevmem, yapmacık insanları, ön yargılı insanları, empati yoksunlarını… Kurallardan hiç haz etmem. Yap denileni yapan biri olmadım hiç. Kendi başımın dikine gittiğim çok oldu. Düştüğüm de çok oldu. Ama şanslıyım ki çevremde elimden tutup beni kaldıracak birileri hep oldu. Teşekkür ederim onlara.

Ey dünya, sana da teşekkür ederim! Bugün itibari ile bana yeni bir sayfa açmış bulunmaktasın. İçimde bir his var, nasıl desem? “Dolu” bir his, içimde birtakım parçalar varmış da onları içine yerleşiyormuş gibi bir his. Umut mu desem, heyecan mı tarif etmesi zor.

Siteye henüz yeni üye oldum. Henüz ziyaretçi sayılırım.Derler ki,  ziyaretin kısası makbuldür. Hadi benden bir merhaba! Vedaları sevmem. Buralardayım. Merak etmeyin. Geleceğim. Kendimi bulmaya geleceğim. Az kaldı. Bekleyin beni!

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote

Bir cevap yazın