Şimdi gece saat 02:23 ve odamda yalnız başımayım. Sağ tarafımda biram duruyor, sol tarafımda “Ahmet Kaya – Hani Benim Gençliğim Nerede” çalıyor, gözlerde gözyaşı ve beyinde anılar…
Beyin bazen eskiye bir sevgiliye ya da acılar içinde boğuşuyor ama hiç mutluluğa gittiği yok, sadece umuda gidiyor. Umutlar bazen iyi bazen de insanı kandırıyor gibi geliyor. Sizi sadece o olaydan hafif sıyrıklarla atlatıyor. Anestezi gibi diyelim ama fazla olduğu zaman zehir etkisi yapıyor…
Düşünüyorum da hayatımız umut ederek, bazı şeyler kurgulayarak geçiyor sonra bir bakmışız ömür bitti. Elde sadece acılar var. Aslında insana hayata acı çekmek için gelmiş gibi ve hep çektikleri acıya çözüm bulmaya çalışıyor. Teknoloji, felsefe, edebiyat, sanat vb. hepsi insanın acılarından oluşmuş. Çözüm bulunur mu? Bilmiyorum. İnsanın doğasında mı acı çekmek var? Nietzsche’nin dediği gibi belki “Hayat, acı çekilerek öğreniliyor.”
Çok güzel işte hayat tam olarak bu
Merhaba… Yazıma yazdığınız övgüler için çok teşekkür ederim, beni gururlandınız. Kendinizi kimseyle kıyaslamayın lütfen, benim yazdıklarım da bana güzel gelmiyor açıkçası. Sizin yazılarınızı okudum samimiyetle söylüyorum ki çok beğendim. Kısa ve öz olarak düşüncelerinizi aktarmışsınız. Umarım hepimiz bir gün güzel yerlerde oluruz. Felsefe ilginizi umarım kaybetmezsiniz!