in , ,

Afrika Kıtasında Bir Ülke: Angola

Bu çalışmada çok daha farklı bir konuyu ele alacağız:Angola. Çalışmamızı üç parça halinde ele alacağız.  Öncelikle tabir yerinde olursa kuşbakışı olarak Angola devletinin tarihine, coğrafi, demografik ve toplumsal yapısına ve ekonomisine göz atılacaktır. Yazımızın ikinci kısmında ise; Angola’nın iç politika ve dış politikası ele alınacaktır. Üçüncü ve son parçası ise; Angola ve Türkiye arasındaki ilişkilere kısaca değinilip çalışmamız sonlandırılacaktır. Böylece Afrika coğrayasına giriş yapılmış olacakır. Böyle bir konuyu seçmemizin sebebi Afrikada var olan potansiyeli göstermeye çalışmaktır.

Dünyanın en büyük ikinci yüz ölçümüne sahip kıtası olan Afrika kıtası şu an sessizlik içinde olsa da bu fırtına öncesi sessizliğe işarettir. Sömürgeden yaka silkmiş olan bu kıtada artık sömürü, açlık, kuraklık ve hastalıklar dayanılmaz hal almaya başlamıştır. Ayrıca bu kıtadaki en önemli olgu ise artık bölgede sadece Batının varlığının olmamasıdır. Yani artık Afrika kıtasında hissedilen bir Çin rüzgarı esmektedir. Bunun yanında kısmen Türk etkiside hissedilmektedir.

Angola sınırların kalktığı dünya düzeninde hiç olmazsa sahip olduğu yer altı kaynaklarıyla ve en önemlisi petrolüyle bölgesel bir güç olmayı hedeflemektedir. İç politikasında hala daha istikrarı sağlayamamış olsa da giderek iyileşen bir tablo sergilemektedir. Angola bu gelişmesiyle birlikte son zamanlarda kıtada gözleri üstüne çevirmeyi başarmış ve tüm dikkatleri üstüne çekmiştir. Angola ayrıca sahip olduğu zenginlikler bakımından ABD ve Çin’in açısından da tam olarak aranan pazar, ortak, hammadde kaynağı konumundadır.

Angola’nın Tarihi Geçmişi

Angola’nın bugünkü siyasi ve ekonomik durumunu anlamak için ülkenin tarihçesinin özellikle yakın döneminin bilinmesi gerekmektedir.[1] Bizde bu minvalde öncelikle Angola devletinin tarihi geçmişine kısa bir bakış atacağız. Bunu yaparken ise konuyu üç başlık altında inceleyeceğiz:

-Sömürge Öncesi Dönem

-Sömürge Dönemi

-Bağımsızlık Dönemi Sonrası Dönem

Sömürge Öncesi Dönem:  Günümüzde Angola devletinin kapsadığı alan, sömürge öncesi dönemde krallıkların yanı sıra çok küçük siyasi topluluklara da ev sahipliği yapmaktaydı. Yaklaşık 8000 yıl önce avcılık ve toplayıcılıkla geçinen insanların yaşadığı bu bölgede 5. yy.dan itibaren yaklaşık 400 farklı etnik gruptan oluşan ve Bantuca konuşan Bantu halkları buraya göç ettiler.  Bantu halkları, kurak bölgelerde avcılık toplayıcılık, biraz daha verimli bölgelerde ise tarım ve göçebe hayvancılıkla geçinen bir topluluktu.

1200’lü yıllarda Kongo Irmağının güneyine doğru genişleyen Bakongo halkı 1350 yılında bugünkü Angola ve Kongo’yu içine alan Kongo Krallığını kurdu. Bu dönemlerde bu bölgede Angola adı altında herhangi bir devlet ya da topluma rastlanmamıştır. Bu bölge ilk defa 1822 Portekiz Anayasasında ‘ANGOLA’ olarak geçmiştir.[2] Ülkenin ismi toprakların 16’ncı yüzyıldaki yerli sahipleri olan Bantuların kullandıkları N’gola kelimesinden sömürge döneminde Portekizce’ye geçmiştir. [3]

Sömürge Dönemi: Bu dönem, genellikle Hindistan için deniz yolu bulmak amacıyla yola çıkan Portekizli denizci Diogo Cao’nın 1482 yılında bugünkü Angola sahillerine ulaşması ile başlar. Buralar Avrupalıların Afrika’daki ilk yerleşim yerleridir. Bölgenin keşfinden kısa bir süre sonra ‘şiddet içeren plansız bir Hristiyanlaştırma hareketi’ başladı. 1575 yılında bölgede yöneticilik yapan Paulo Dias’ın etkisiyle sömürgecilik ve yerel halkı sömürgeye boyun eğdirme çalışmaları genişledi. Sömürge ticaretinde özellikle bu bölgede «kahve ve diğer tarımsal ürünler ile elmas ilk sırada yer alıyordu.» Bu ticaret mallarının değerliliği diğer Avrupalı devletlerin dikkatini çekmesi üzerine Portekiz buradaki pozisyonunu savunma adına ülkenin içlerine doğru ilerlemeye başlamıştı.

Sömürgecilikle birlikte, dağınıkta olsa yerli halkların yabancı güçlere karşı direnişleri başladı ancak 1590 ve 1635 te yerli halkaların Portekizlilere karşı birleşme mücadeleleri sonuçsuz kaldı. 1884 ve 1885 te Berlin Konferansı Portekiz’in Angola’daki konumu açısından önemlidir. Bu konferansta sömürgeci güçlerin Afrika’daki yayılma kriterleri belirlendi. Ve Angola’nın Portekiz sömürgesi olduğu kesinleşti. 1960’lı yıllarda Fransa ve İngiltere Afrika sömürgelerini terk etmesine rağmen Portekiz 1975 yılına kadar Angola’dan çekilmemiştir.[4]

Bağımsızlık Sonrası Dönem: Portekizlilerin kalıcı baskı, ekonomik sömürü, etnik, kültürel ve ekonomik ayrımcılık gibi iç etkenler ve Avrupa ülkelerinin Afrika’daki sömürgelerinin bağımsızlık mücadelesi gibi olaylar Angola’daki «Anti-Kolonyal» savaşını etkileyen önemli faktörlerdir.

Bu savaş 1961 yılından 1974 yılına kadar sürmüştür ve diğer Afrika ülkelerine göre daha uzun sürmüştür. Bunun nedeni Angola, Portekiz ekonomisi için çok büyük bir öneme sahipti ve hükümet henüz Angola’dan vazgeçemezdi. 1961 yılının başlarında Angola’nın birçok yerinde kendiliğinden başlayan ayaklanmalar Portekizliler tarafından sert bir şekilde bastırıldı ve binlerce kişi hayatını kaybetti. 1951’de sömürge ülke, Portekiz’in bir denizaşırı yönetimi olarak yeniden şekillendirildi, Portekiz Batı Afrikası olarak da adlandırıldı. Portekiz sömürge yönetimini lağvetmeyi reddedince bağımsızlık hareketleri başladı.[5]

Bu savaşı üç önemli ve güçlü hareket yürütüyordu:

-1958 yılında Luanda’daki küçük grupların birleşmesiyle Angola Halk Kurtuluş Cephesi (MPLA),

-Ülkenin kuzeydoğusunda çarpışan küçük gruplar birleşerek oluşturulan Angola Halk Birliği (UPA), 1962 yılında Holden Roberto başkanlığında ismi Angola Ulusal Kurtuluş Cephesi (FNLA) değiştirildi,

-1966 yılında kurulan Tam Bağımsız Angola için Ulusal Birlik (UNITA).

Bu hareketler hem Portekizlilere karşı hem de etnik, ideolojik ve kişisel ayrılıklar yüzünden birbirlerine karşı sürekli savaşmışlardır. 4 yıllık gerilla savaşlarından sonra 1975’te bağımsızlık elde edildi. Ancak bundan sonra da politik kökenleri ve dış destekçileri farklı MPLA, UNITA, FNLA arasında iç savaş devam etti. 1991’de bu gruplar çok partili sisteme geçilmesi konusunda anlaştılarsa da ve sonraki yıllarda seçimler yapıldıysa da 2002’de liderlerden birinin vurulmasını da içeren iç kavgalar bitmedi. 25 Nisan 1974 yılında Portekiz’de gerçekleşen Karanfil Devriminden sonra süreç Angola lehine değişmiştir.

Bu tarihten sonra direniş grupları yeni Portekiz hükümetiyle ayrı ayrı anlaşma imzaladılar ve bundan sonra hem Luanda’yı hem de tüm ülkede kontrolü ele geçirmek için birbiriyle savaşmaya başladılar.

Temmuz 1974 yılına gelindiğinde bu grupların liderleri bir araya geldiler ve Portekiz’le ortak müzakere yürütme kararı aldılar. 10 ve 15 Ocak tarihlerinde Portekiz’in Alvagre kentinde bir araya gelen taraflar «Alvor Antlaşmasını» imzaladılar. Bu antlaşmaya göre Angola’nın bağımsızlık tarihi 11 Kasım 1975 olarak belirlenmiştir. 31 Ocak 1975 tarihinden itibaren bağımsızlık gününe kadar ülkede geçici bir hükümet kurulmasına karar verilmiştir.

[1] İsmail Ermağan, “Dünya Siyasetinde Afrika 1”, Nobel Kitap, Ankara 2014, s. 133.

[2] Ermağan, a.g.e., s.133.

[3]http://www.msxlabs.org/forum/ulkeler-ve-tarihleri/14360-angola-ve-angola-tarihi.html#ixzz3r15KtE7x [9.1.16]

[4] Ermağan, a.g.e., s.134.

[5] http://www.msxlabs.org/forum/ulkeler-ve-tarihleri/14360-angola-ve-angola-tarihi.html#ixzz3r1Y87DWN [9.1.16]

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote

Bir cevap yazın