in

Almanya Türkiye İlişkileri ve Avrupa Birliği

Yazı dizimizin üçüncü kısmında ikili ilişkiler ve topluluk içindeki ilişkileri bağlamında ele alacağız. Bunu yaparken öncelikle iki ülke arasında ki ilişkileri ele alacağız.

4. TÜRKİYE – ALMANYA İLİŞKİLERİNDE AVRUPA BİRLİĞİNİN YERİ VE ÖNEMİ

Almanya, Osmanlı ile 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğun ilişkiler kurmuş, bu da I. Dünya Savaşı’nda aynı safta yer almalarıyla tescillenmiştir. Devamında, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile Dostluk (1924), Konsolosluk (1929) ve Ticaret Anlaşmaları (1930) imzalamıştır. Nasyonal Sosyalistlerin iktidarından kaçan pek çok Alman bilim adamı, 1933 yılından itibaren Türkiye’ye gelerek özelikle üniversite, sanat ve kültür alanlarında katkılar sağlamışlardır. Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkileri geliştirmek amacı ile Şansölye Konrad Adenauer 1954 yılında ve Cumhurbaşkanı Theodor Heuss 1957 yılında Türkiye’yi ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaretlere Cumhurbaşkanı Celal Bayar 1958 yılında karşılık vermiştir. 1980’lerde Türk göçmenler için geri dönüş politikaları ile Türk tarafının tepkilerini çekmiş olan Almanya, 1994 yılında da Türkiye’nin Almanya’dan satın aldığı silahları anlaşmalara aykırı kullandığı iddiası ile Türkiye’ye silah sevkiyatını durdurmuştur. Neticesinde gerilimli bir dönem yaşanmıştır.

Türkiye Almanya arasındaki ilişkilerde Avrupa Birliğinin yeri ve önemi 1997’deki Lüksemburg zirvesinde Avrupa Birliğinin olumsuz karar almasıyla başlamıştır. Avrupa Birliğinin Lüksemburg’daki olumsuz Türkiye kararı üzerine, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeniden bir kötüleşme yaşanmıştır. Örneğin Türk Başbakan Mesut Yılmaz, Kohl’ü “eski dost, yeni düşman” ilan etmiş, Alman Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel de Yılmaz’ı “silahla sağa sola saldıran kişi” olarak tanımlamıştır.[1]

1998’den önce, Kohl başkanlığındaki CDU/CSU-FDP hükümeti AB üyesi bir Türkiye yanlısı olmadığı aşikârdı. Kohl, hemen her demecinde Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini sağlayamayacağını ve Avrupa Birliğine kültürel, siyasi ve ekonomik açıdan uyumsuz olduğunu belirtiyordu. 1998 yılında hükümetin değişmesiyle birlikte Türkiye’ye karşı görüşte değişti. SPD-Yeşiller hükümetinin kurulmasıyla, şansölye olan Schröder’in, Almanya’nın 1999’daki konsey başkanlığı süresince Yunanistan’ın Türkiye muhalefeti azaltmak adına göz ardı edilemeyecek çalışmalarda bulundu. AB üyesi bir Türkiye resmi parti politikalarında dahi yer alıyordu. 1999 Helsinki ZirvesindeTürkiye’nin tam üyelik adaylığının kabul edilmesi ve açıklanmasında yine Schröder’in büyük etkisinin olduğu bilinmektedir.[2]

Cumhurbaşkanı Wulff Türkiye ziyaretinde, İslam’ın, Almanya’nın bir parçası olduğunun altını çizmiştir. Bu bağlamda, Diyanet İşleri Başkanı’nı ziyaret etmiştir. Ayrıca, entegrasyonun ve eğitim sisteminin önemini vurgulamıştır.

2005 yılında iktidara gelen Angela Merkel, daha göreve gelmeden önce 2004 yılında Schröder’e Türkiye için ‘imtiyazlı ortaklık’ önerisini götürmüş ve bunun için parti içinde lobi çalışmalarına başlamıştı. Merkel’in hükümet kurmadan Türkiye hakkındaki görüşleri belliydi. Şansölye Merkel 2010 yılının Mart ayında Türkiye’yi ziyaret etmiş Erdoğan’la görüşmesinde imtiyazlı ortaklık konusu üzerinde durmuştu. İmtiyazlı ortaklık Merkel için ‘Türkiye’nin Avrupa Birliğinden fazla bir şey isteyemeyeceği ama AB ile yakın ilişkiler içinde bulunabileceği bir statü” idi. Bu açıklama Başbakan Erdoğan tarafından neredeyse bir hakaret olarak algılanmıştı. Müzakere süreci için “ucu açık” ifadesini kullanan Merkel, Almanya’da Türk liselerinin açılmasının ancak Almanca eğitimin zorunlu olması halinde kabul edilebilir olduğunu belirtmişti.

Türkiye-Almanya arasındaki ekonomik ilişkiler de ileri düzeydedir. Almanya, Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarından biridir. İki ülke arasında 2008 yılında 23 milyar Euro ticaret hacmi varken, 2009’da ekonomik krizden etkilenerek 18 milyar Euro civarlarına düşmüştür. Buna rağmen Almanya, Türkiye’nin en çok ticaret yaptığı ülkeler sırasında ikinci sırayı korumuştur. 2010’da tekrar birinci sırayı alan Almanya, Türkiye’ye en çok otomobil, demir-çelik, tekstil ürünleri, elektrikli aletler ve organik gıda maddeleri satarken, Türkiye’den tekstil maddeleri, elektrikli eşyalar ve gıda maddeleri satın almaktadır.

[1] Ermağan, a.g.m. s. 76-77

[2]http://www.bilgesam.org/incele/762/-turkiye-almanya-iliskileri-ve-turkiye%E2%80%99nin-ab-uyelik-sureci/#.VPrtg_msV5I [10.3.2015]

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote

Bir cevap yazın