in

Avrupa Birliği İçerisinde Almanya ve Türkiye

Çalışmamızın temel noktası özellikle son zamanlarda sıkça gündeme gelen Türkiye Almanya ilişkilerinde, tek örneği kendisi olan Avrupa Birliği etkenini, ele alacağız. Sıkıcı ve teknik bilgilere çok boğulmadan yazı dizisi şeklinde Almanya ve Türkiye’nin ilişkilerini temel noktayı Avrupa Birliğini alarak değerlendireceğiz.

Hepinizin malumu üzerine Almanya son zamanlarda Türkiye karşıtı tavırlar aldığı aşikardır. Gerek 1915 yasa tasarısının kabulü gerekse 15 Temmuz darbe girişiminde yanlı bir tutum sergilemesi çok konuşulmuştur. Bu çalışmada bunun nedeninin ne olduğunu özellikle supranasyonalitesi ile ün salmış ve büyük bir birleşmenin tek örneği olan kurum yani Avrupa Birliği kurumu üzerinde anlatmaya çalışacağız. Heterojen unsurlarla homojen bir yapı oluşturmayı amaçlayan bu birlik düşüncesi başlarda ekonomik olarak başlamış sonralarda ve özellikle günümüzde görüldüğü gibi siyasi bir görünüm vermeye başlamıştır.

Bu çalışmamızın birinci kısmında AB’nin nasıl bir birlik olduğuna kısaca değinilecektir. AB’nin nasıl ve ne amaçta bir birlik olduğundan bahsedildikten sonra ikinci kısmında ise Almanya’nın AB içindeki rolüne değinilecek ve üçüncü kısmında ise AB’nin Türkiye açısından önemine değinilecektir. En son olarak da bu iki ülke arasındaki ilişkilerde bu kurumun yani AB’nin yeri ve öneminden bahsedilecektir.

1.AVRUPA BİRLİĞİ (AB)

Birleşmiş Avrupa ülküsü, gerçek bir siyasi projeye dönüşüp ülkelerin hükümet politikalarında uzun vadeli bir hedef haline gelmeden önce, sadece filozoflarla önsezili kimselerin düşüncelerinde yaşıyordu. Avrupa Birleşik Devletleri hümanist ve barışçı bir hayalin parçasıydı. Avrupa yüzyıllarca, sık sık yaşanan kanlı savaşlara sahne oldu. 1870-1945 yılları arasında Fransa ve Almanya üç kez savaştılar. Bu savaşlarda birçok insan yaşamını kaybetti. Bu felaketler üzerine bazı Avrupalı lider ve düşünürleri, barışın sürdürülebilmesinin tek yolunun, ülkelerinin ekonomik ve siyasi yönlerden birleşmesi olduğu fikrine vardılar. Avrupa’da ulusal uzlaşmazlıkları aşabilecek bir örgütlenmenin kuruluşu İkinci Dünya Savaşı sırasında totaliter yönetimlere karşı savaşan direniş hareketlerinden kaynaklandı.[1]

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Avrupalı devlet adamlarının Avrupa’da kalıcı bir barış oluşturma çabaları hız kazandı. Robert Schuman (Fransa Dışişleri Bakanı), Eski Milletler Cemiyeti Genel Sekreteri Jean Monnet’in tasarısına dayanarak, 9 Mayıs 1950 tarihinde, Avrupa Devletlerini, kömür ve çelik üretiminde alınan kararları bağımsız ve uluslar üstü bir kuruma devretmeye davet etti. Schuman Planına göre, Avrupa’da bir barışın kurulabilmesi için Fransa ve Almanya arasında yüzyıllardır süregelen çekişmenin son bulması gerekiyordu. Bunun yolu ise, söz konusu kurumun gözetiminde, ortak kömür ve çelik üretimini sağlamak ve bu örgütlenmeyi tüm Avrupa devletlerinin katılımına açık tutmaktı.

Avrupa Birliği supranasyonel yapıya sahip ekonomik ve siyasi bir örgüttür. Avrupa’daki siyasal dağınıklığı toplama amacıyla başta ekonomik birlik sağlamak amacıyla kurulmuş ardından yavaş yavaş siyasal birlik yolunda adım adım giden bir birliktir. Ve en son Lizbon Antlaşmasıyla siyasal manada ekonomik manada olduğu kadar gelişme göstermiş günümüzde de halen varlığını sürdüren bir örgüttür. Avrupa Birliği başarılarını olağandışı bir şekilde çalışmasına borçludur. Avrupa Birliği olağandışıdır çünkü AB, ne Birleşik Devletler gibi bir federasyon ne de Birleşmiş Milletler gibi hükümetler arasında basit bir işbirliği organizasyonudur. Avrupa Birliği aslında benzersizdir. AB’yi oluşturan ülkeler (Üye Ülkeler) bağımsız, egemen milletler olarak kalırlar fakat egemenliklerini, dünyada tek tek sahip olamayacakları gücü ve etkiyi kazanmak için bir araya getirirler.[2]

[1]http://www.ab.gov.tr/index.php?p=105&l=1 [10.3.2015]

[2]http://avrupa.info.tr/tr/avrupa-birligi/ab-nedir.html [10.3.2015]

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote

Bir cevap yazın

Bir Yorum