in

Ayrıyken bir olabilmek

Bugün yine mutsuz uyandı. Başucundaki resmimize baktı, gözleri doldu. Silmek istedim,buradayım diye bağırmak istedim ama imkansızdı bu. Benim hırkamı giydi, son iki aydır olduğu gibi. Köşede duran parfümümü sıktı. Hiçbir şey yemeden dışarı çıktı. Arabasına bindi, yolda durup kocaman bir demet papatya aldı. Birkaç dakika sonra gerçekten yanımdaydı. Gittiğim günden beri her sabah aynı şeyi yapıyordu. Papatyalarımı toprağın üzerine bırakıp benimle sohbet ederek kahvaltı ediyordu. Yine çok mutlu etmişti ikimizi de, toprağımdan öpüp iş için hazırlanmaya evine geri döndü..

Ben hep onunlaydım aslında; yürürken, konuşurken, gülerken, ağlarken… Ama o hiç farkında değildi sanki, belki de farkındaydı anlayamıyordum. Bazen elini kalbinin üzerine koyuyordu. Sanki o elini koyunca içim ürperiyordu. Her seferinde tekrarlıyordu bu hissim. O, beni orada hissediyor; ben her hissedişinde orada beliriveriyordum. Sarılmak istese, aramak istese yoktum belki ama; her istediğinde, her nefes alışında yanındaydım aslında. Gözünden yaş aksa peçetenin kenarında,kalemini eline alsa ucunda yardımcıydım sevgimle. Bırakmamıştım ki aslında onu… Yaşadığımız küçük bir sınavdı sadece: “Ayrıyken bir olabilmek”
Muhtemelen kimden bahsettiğimi herkes farklı yorumladı. Kimisi tek seferde buldu,kimisinin aklına bile gelmedi belki de..

Anlattığım hikaye iki dostun hikayesiydi.Gözleriyle anlaşabilen,sesleriyle birbirine yeten.Hiçbir kan bağı olmayıp, o ayrıntının küçüklüğünü herkese öğreten ikilinin hikayesiydi.

Yazının sonu geldiğinde,yani şu an,kim olduğunu anladı o kişi.Hayatımdaki varlığı için yazdım bunu: İyi ki var! Sizde ayrıyken bile bir olabileceğiniz dostunuza armağan edin bu yazıyı. Çok sevin, çok seviyorum!

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Şimal Gürtekin

1996 doğumlu,Yalova'da yaşıyor,İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 2.sınıf öğrencisi

Bir cevap yazın