in

Bilinmezliğin içinde kendini keşfetmek

Hayatımı , bazen bir oyuncunun özenle, sanki o anı yaşıyormuşçasına sahnelediği tiyatro oyunu, bazen de bir ressamın duygularını dışa vurduğu bir tuval gibi hissediyorum.

Bazen o oyuncu oyununu en iyi şekilde sergilemek için defalarca tekrarlar yapıyor.Bazen de o ressam tuvaline sadece bir rengi sürüyor.Griyi.Neden gri? Çünkü hayal gücünün olmadığı, farklılığın olmadığı,özgürlüğün olmadığı kasvetli bir dünyayı ancak bu renk tasvir edebilir.

Yine o gri gün ve hayatımda olan olayları o oyuncunun defalarca tekrar aldığı sahne gibi tekrarlandığını fark ediyorum.Ruhum sanki o bulutlu,kasvetli dünyanın bir yansıması gibi.O oyunun en iyi şekilde sahnelenmesi için, o tuvalin insanların her baktığında umut dolu çıkarımlar yapabildiği ünlü bir tablo olması için bir şeyler yapmam gerekiyor.Ama ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

Bir gün bilmediğim bir yerde,tanımadığım insanların arasında buluyorum kendimi.Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyorum.Şu anda tek yapabildiğim(belki de tek yapmak istediğim) etrafı keşfetmek. Farklı sokaklar, farklı ağaçlar,farklı insanlar,farklı hayatlar.Her şey o kadar güzel ki. Burası benim yaşadığım gri dünya olamaz. Burası mavinin, kırmızının, siyahın, yeşilin… Bütün renklerin dünyası. Burası tek vücuda yüzlerce karakter sığdıran oyuncunun,tek bir tuvale hayal gücünü sığdıran ressamın dünyası.

Serin bir rüzgârın esintisiyle bisikletimle sokaklarda ilerliyorum.Rüzgârı sadece bedenimde değil ruhumda da hissediyorum.Sanki düşüncelerim rüzgârın etkisiyle beynimin içinde savruluyor.Hızımı artırdığımda bedenime çarpan rüzgârın şiddeti de artıyor.Ancak ruhuma etkisi bedenime olan etkisiyle aynı orantıda değil.Ruhumun içinde bir fırtına oluştuğunu hissediyorum.Rüzgârın etkisiyle bir oraya bir buraya savrulan düşüncelerimin artık fırtınaya karşı dayanacak gücü kalmıyor.Ben artık o gri düşüncelerin esiri olmaktan kurtuluyorum.Ben artık kendim olmaya başlıyorum.Ben artık kendimi tanımaya başlıyorum.Bilmediğim bir yerde, bilinmezliğin içinde kendimi keşfediyorum…

Ressam elinde paletiyle tuvalin karşısına oturuyor.En sevdiği müziği başlatıyor ve fırçasını paletindeki farklı renkteki boyalara batırıp tuvaline sürmeye başlıyor.Fırçası ve boyaları adeta ruhunun vücut bulmuş hali gibi en derinlerdeki hislerini tuvale aktarmaya başlıyor.Artık tuvalde sadece gri renk yok.Bütün renkler tuvale canlılık katıyor.Tuval artık hayal gücünün, farklılığın,özgürlüğün izlerini taşıyor.

Eğer kendi tuvalinize baktığınızda orada sadece gri rengi görüyorsanız ressamın tuvale yeni renkler eklemesinin zamanı gelmiş demektir.   

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Tolga Çifci

Bir cevap yazın