in

Bu bir acizliğin öyküsü

Durulmayan kafaya sahip bir babanın son mektubu.

Bu mektup son olsun. Biliyorum, üniversitedeyken ki gibi umutlu ve heyecanlı olmayacak anlamsızlığı ve gidişi.

Telefondan haberi aldığın an hiç olmayan nefretimi o çalan bizim müziğimize haykıracağım. Bir daha kollarımla seni saramayacağım için. Beni affet! Kelimeler hiçbir zaman bu kadar anlamsız olmamıştı aşkım. Kelimeler artık beni kurtaramayacak. Haklılığımı kağıtlara dökemeyecek. Çaresizliğimi hiçbir şekilde anlatamayacak. Sessiz ve gözyaşları olacak kirlettiğim kağıtta.

İnan bana ne olur, kızma! Yapamıyorum. Ruhumu saran düşüncelerden kurtulamıyorum. Yok oluşumun bütünlüğünde seni de yok edemem. Bu korkulu halimi, çekingen tavrımı durdurmanın başka bir yolu yok. Yarın yok, diğer gün yok… Artık hiçbir şey yok aşkım; umut yok! Kaderimin cezalandırdığı varlığa canımdan parçalarımın baba demesini kaldıramıyorum. Keşke içimdeki bu sıkıntıları sana anlatabilseydim. Keşke kararların çare bulsaydı bu rezil yaşantıma. Gözyaşlarımız bu sefer benim için aksaydı. Gözlerindeki derinliği bir kez daha hissetseydim!

Orhan’a söyle, Ayla’ya söyle. Kızmasınlar babalarına. Benim yolumdan değil senin yolundan gitsinler aşkım. Yazdığım hiçbir kitabı okumasınlar, merak etmesinler babalarını. Nefret etsinler lakin affetsinler.

Kendimi kurtaramadım, yapamadım aşkım. Elimden bir şey gelmiyor. Gözlerinden aldığım tüm güç kendini yitirdi. Artık daha fazla güç alarak seni ağır ağır yok etmeyi istemiyorum. Bak, burdan sonrası yok. Bedenimi düşünceler sardı aşkım; karşı gelemedim. Durun diyemedim. Gözlerin engelleyemedi! Susturamadı kafamdan geçenleri. Yalvarıyorum kızma bana!

Aşkım neden dinlemedin yüreğini? Benim gibi bir adamı bile bile neden geldin peşimden? Neden yalnız kalacağını bildiğin halde ısrarla tuttun elimi? Özür dilerim. Erken giden birinin özrü ne kadar anlamlı olur ki? Ne olur kapatma yüreğini. Başkası da görsün merhamet dolu sevgini. O gün eğer hissedersem mutlu olacağım. Ben sana layık olamadım, özür dilerim!

Ben seni çok sevdim aşkım. Ellerini, gözlerini, yüreğini… Bize bakarken gözlerinin naifçe süzüldüğünü… O güzel içindeki merhametli çocuğu… Gözlerimi esaret kapladı aşkım. Zannettim ki sert bakarsam kaybolup kaçarlar. Ben sert baktıkça daha çok sardı gözlerimi, gözaltlarımı. Bu esaret gözlerimizi birbirinden ayırdı aşkım. Yalnız ve yoksun kaldım, aciz kaldım. Kendimi karanlıktan kurtaramadım, affet!

Ayla’ya Orhan’a iyi bak! Onlar bizim değil senin canın. Onlara sahip çıkamadım. Susması gereken şeyleri susturamadım. Sevgilerim, sevgilerine karışsın istedim ama olmadı. Sevgileri gözlerinden okunsun, umutlar dolasın saçlarını. Annesinin yaptığı hatayı onlar yapmasın.

Rüzgarlar yardım edin bana! Alın bedeni benden. Ben yapmadan rahatlatın hayatı. Göremeyeceğim ışıkları açmayın bana! Ne olur, güneş yardım et! ‘Bu bir acizliğin öyküsü.’ Aydınlat karanlığımın düşüncelerini.

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Yeşil Yazar

Written by Evren Sarı

"Kafamın içinde dönen, bir türlü kimselere anlatamadığım dünyayı anlatmak için yazıyorum."

Kilometrelerce uzaktaki insanların yüreğine, ruhuna dokunabilmek bir nefestir, ifadesini kullanan, yazılarında varoluşçuluğu benimsemiş yazara edebiyatçılar tarafından "Düşünen Adam, Bohem, Ölüm Yazarı" gibi lakaplar takılmıştır. "Düşünen Adam, Bir Şair Adamın 118 Günlük Öyküsü ve Çaresiz Adamdan Uzak Diyarlara Mektuplar" kitaplarını yazmıştır. Ona sosyal medya hesaplarından ulaşabilirsiniz.

Bir cevap yazın