in

Dayanamıyorum sevgilim

Dayanamıyorum Sevgilim – Yakında Raflarda Olacak Bir Kitabın Alıntısı

”Merakla beklenen ‘Bir Şair Adamın … Günlük Öyküsü’ adlı yazmakta olduğum romanın ilk defa paylaştığım bir alıntısı. Yorum atmayı unutmayın lütfen, görüşlerinizi çok merak ediyorum.”

Beni biraz anlasaydın be güzelim. Hemen dünyanın en kötü kelimesi olan ”ayrılalım” demeseydin. Biraz tahammül etseydin. Çok değil be, azıcık katlansaydın. Şu an gözyaşlarımı silmekten usanmazdım. Yine güzel bir güne uyanırdım. Gördüğüm her şeyde uçuşan kelebekleri görürdüm. İçimdeki sebepsiz kıpırdamalar eksik olmazdı. O hoş kıpırdamaların yerini yangınlar aldı. İçim nasıl bilemezsin. Seni her gördüğümde, o narin ellerin ellerimi tutmadıkça içim yanar oldu. Aklımda olan tüm düşünceler ümitsiz, aklımda dolanan her kelime kifayetsiz. Biliyorum, belki sende üzülüyorsundur. Küçük bir yangın vardır belki içinde. Bir kere de olsa dinleseydik birbirimizi, bir kez olsa bile empati kursaydık; o yangınlar çıkar mıydı hiç? Anılarımız elimde tuttuğum bir közden başka bir şey değil. O güzel anılarımızı hatta kötü anılarımızı bile unutmak için hafızamı milyon kez zorlasamda; unutamıyorum be canım. Bazen oluyor; aklımda hiç bir şey, hiç bir üzüntü yok gibi. Lakin hava kararmaya başladıkça, yalnız başıma eve doğru giderken veya telefonuma o güzel ellerinden gelen mesajlar olmadığında o közün elimde olduğunu farkediyorum. Yanıyor elim, cayır cayır. Su döksem, nafile. Zaman geçtikçe mahvoluyorum. Beni biraz dinleseydin ne olurdu ki? Biraz daha baksaydık gözlerimizin içine. O büyülü aşkımız tekrardan filizlenseydi ve şu an gözyaşlarımızı silmezdik. Ayrılık bu kadar kolay mı sevgilim? Birinin hayatını mahvetmek bu kadar kolay mı? Karşımızdaki kişinin, belki de kendimizin tüm günlerini mahvetmek kolay mıydı sevgilim? Terk edince; hiç mi sızlamadı vicdanın? Bir kere de olsa durup düşündün mü; bu çocuk ne yapar, nasıl geçirir günlerini diye? Bu ızdıraba dayanamıyorum sevgilim, dayanamıyorum. İçimdeki yangın öyle büyüdü ki; gelsen bile sönmez artık. Bu yangını ne sen başlattın ne de ben. Sebebi senden yani Lal’imden yoksunluğumdur. Ben daha fazla dayanamıyorum sevgilim. Daha ne kadar bu acıyla yaşarım, inan bilmiyorum. Unutamıyorum bir tanem, unutamıyorum. Her duvarda senin yüzün var. Nereye baksam seni görüyorum. Kabullenemiyorum da aslında. Bizi bu kadar kolay yok etmeni kabullenemiyorum. Ümitsiz ve kötü düşüncelerle uyanıyorum her sabah, uyanmayı ne kadar çok istemesemde. Eskiden seninle olan her düşünceye aşıktım ben. Tarifsiz bir sevgim vardı o düşüncelere karşı. Ama şimdi, hiçte öyle değil sevgilim. Beni senli olan her düşünce biraz daha ölüme itiyor. Biraz daha nefes almamı engelliyor. Diyorum ya sevgilim: Dayanamıyorum. Sadece bir şeye anlatıyorum derdimi. O da zaman geçtikçe kendini yakıyor. Belli ki dayanamıyor içimdeki bu büyük emsalsiz sıkıntılara, dertlere. Biliyor musun sevgilim? Benim için sadece yanan oydu. Doğru bildin bitanem: Sigara…

Romanın Konusu: Bipolar hastası şair bir gencin yalnız başına geçirdiği en zor günleri ve aşkla duyguları arasında kaldığı bir yaşam bir öyküsü. Yakın bir tarihte sizlerle olacak…

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Yeşil Yazar

Written by Evren Sarı

"Kafamın içinde dönen, bir türlü kimselere anlatamadığım dünyayı anlatmak için yazıyorum."

Kilometrelerce uzaktaki insanların yüreğine, ruhuna dokunabilmek bir nefestir, ifadesini kullanan, yazılarında varoluşçuluğu benimsemiş yazara edebiyatçılar tarafından "Düşünen Adam, Bohem, Ölüm Yazarı" gibi lakaplar takılmıştır. "Düşünen Adam, Bir Şair Adamın 118 Günlük Öyküsü ve Çaresiz Adamdan Uzak Diyarlara Mektuplar" kitaplarını yazmıştır. Ona sosyal medya hesaplarından ulaşabilirsiniz.

Bir cevap yazın

yorumlar

  1. Sizi uzun zamandır takip ediyorum. Başka sitelerde yazdığınızı da biliyorum. Oradan da takip etme fırsatı buldum. 2 3 ay öncesine kadar ne kadar melankoli yazdığınızı düşünüyordum. Aslında bu kadar melankoli yazmanızı ve düşünmenizi saçma buluyordum. Taa ki ”Uyanın anneler babalar….” yazınızı okuyana kadar. Sonradan fark ettim ki sizin yazı stiliniz ve düşünce stiliniz melankoli. Aslında okurken hissederek okuyorum. Sanki sizinde beraber yazıyorum. Ve son kez şunu demek istiyorum: Her geçen yazınızdan bir sonrakini daha anlamlı ve güzel yazıyorsunuz. Fark ettiğime göre günden güne kendinizi çok iyi geliştiriyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsunuz? ve son olarak bu yaşta böyle yazarak büyük bir alkışı hak ediyorsunuz…

  2. Biliyor musun? Ne zaman okusam ilk kez okuyormuş gibi kıpır kıpır oluyor içim. Bir de her defasında “İşte benim arkadaşım!” Deyip gururlanmadan edemiyorum. Yine gözlerimin dolduğu dakikalardayız güzel arkadaşım benim. Kalemin,kelimeleri öylesine zarifçe içimize işleten aklın ve de o güzel kalbin bu hayatın sana vermiş olduğu en güzel armağandır. Bu üçlünün her zaman yanıbaşında olması ve ilk gün ki yalınlığıyla kalması dileğiyle, gözlerinden öpüyorum..