in

Elalem ne der?

ELALEM NE DER? Bu cümleyi ele alacak olursak bu bir soru değil sorun. Yaşadığımız süre boyunca isteklerimizin önünde oluşan büyük bir farazi yaratmışız kendimizce. Kim bu elalem? Hiç etrafınıza dikkatlice baktınız mı? Bu insanlar neden mutsuz, neden hiç gülmüyorlar? Nedeni çok basit çünkü insanlar tatminkar bir yaşam sürmüyorlar etrafındaki insanlar sebebiyle. İş ortamında olsun veya okul ortamında olsun bu hep böyledir ve kimi zamanda böyle devam eder. İşe girerler ama memnun değillerdir. Para kazanırlar ve sonrasında parayla mutluluk satın almaya çalışırlar. Sizce de tuhaf değilmidir? Ama gerçekten kaçırılmayacak bir nokta daha var. Görsel faktörler.yani televizyon gibi insanları imrendiren, hırslandıran ve mutluluğun bir illüzyon olduğunu tekrardan kanıtlayan bir durum var. İnsanların gözü elde edemediğinde, komşusunda, komşusunun tavuğunda. Elinde olmayanı isteme derdinde. Bu öyle bir acınacak durumdur ki kıskançlığın ta kendisidir aslında. Kazancı yetmiyor, kaynağı yetmiyor, başkasına çamur atıyor imrene imrene kendisine yeni bir maske icat ediyor.. Çünkü komşusunun ki lazım yetmez J halkımızda, insanlar arasında metafor yaratmak adetten olduğu için elalemin ne dediği tezini de çürütmüyor adeta yeniden oluşumunu sağlıyor her defasında. “Elalem” de buna benzer. İnsanların beyninde oluşan bir virüs hem de bulaşıcı ve iç kemirici olanından. Elalemin tavrı yelkensiz bir geminin savrula savrula kayalara çarpması gibi. Boş ve saçma sapan kuruntu halleri. İnsan beynide bu noktada çatışıyor. Aslında elalem diye bir şey yok “sen” teksin. Sadece zihninde ikilik yaratmışsın. En kötüsü de ne biliyor musun sen kendi korkularına hayat vermişsin. Kendi güzelim hayatından çalarak.. oysa ki mutluluk çaba sarfedilmesi gereken bir durumdur. “elalem” de kim oluyor ki!! Bu toplumlar arasında ki erozyon hep böyle devam edecek olursa bundan sonra yaşamında da bir anlam kayması olacak demek ki. Buna izin vermemekte senin elinde. O yüzden elalemin bir şey falan dediği yok sana. Bu yalana inandırma kendini de daha fazla. Hayattaki güzel anlara odaklanmanın tam sırası değil bu hep böyleydi zaten. Elalem ne derse desin

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by armağan oral

29 yaşında evli bir bebek annesiyim. Duygularımı kağıda dökmeyi; insanlarla duygularımı paylaşmaktan daha çok severim. İçe dönük bir dünyamı hayal gücümle harmanlamaya çabalamaktan vazgeçmem

Bir cevap yazın