in

Giyim ve yaşam tarzına müdahale

Asla kabul etmiyoruz!

Bu yazımızda geçtiğimiz günlerde İstanbul Pendik‘te bir minibüste şort giydiği için saldırıya uğrayan Asena Melisa Sağlam nezdinde giyim ve yaşam tarzına müdahaleyi tartışacağız.

Yazımız dört başlıktan oluşmaktadır.

  • Genel Olarak
  • Ülkemizdeki Durum
  • Yaşanan Olaylar ve Saldırganlar
  • Hukuki Güvence

1.Genel olarak

Evet toplumların yozlaşmışlığı ile ilgili bir konudur bu. Yoz toplumlar giysi kıyafetle gelişmiş toplumlar ise bilgi birikimle ilgilenir. Yoz toplumlara göre kıyafetin verdiği mesaj kadarsındır. Bu toplumlarda şekilcilik toplumsal hareket haline gelmiştir. Gelişmiş toplumlar önce insana insan olduğu için değer verir daha sonra kişinin kültürü,bilgisi ile anılmasına ön açar.

Kıyafet bir tercihtir. Kıyafet seçimi kişinin en doğal hakkıdır. Bu hak kimse tarafından verilmedi (tabii ki hak) ve kimse tarafından da alınamaz.

Kıyafetler toplumların yapısına göre değişiklik göstermektedir.

Demokratik toplumlar kıyafetin seçimini hür,demokrat bireylere bırakmaktadır. Antidemokratik toplumlar ise özellikle kadına bazı kalıplar sunmakta ve bu kalıbın aksini sergileyenleri “linç” etmektedir.

Türkiye demokratik bir ülkedir. Türkiye’de hiç kimse kıyafeti sebebiyle yadırganamaz, yargılanamaz, saldırı ve tahrik konusu edilemez.

2. Ülkemizdeki durum

Ülkemizde zaman zaman giyim tarzına müdahaleler gündeme gelmektedir. Her yazımda olduğu gibi bu yazımda da hiçbir ayrım yapmadan olayları incelemeye çalışacağım.
Ülkemizde 28 Şubat döneminde yaşananlar halen unutulmadı. Baş örtüsü yüzünden üniversiteye alınmayanların mağduriyetleri dillere destan. Sırf başörtülü olduğu için askeriyede çocuğunun mezuniyet törenine katılamayan annelerin olması ülke için derin bir ayıp, derin bir utanç idi.

Her daim mağduriyetlere ses verilmeli. O dönem yapılanlar ne kadar utanç veriyorsa bugün İstanbul’da bir kadının şort giydiği için bir “hayvan” tarafından saldırıya uğraması da o kadar utanç veriyor.

Farklılıkları çatıştırmayalım. Uzlaştıralım

Şortlu bir kadına yapılan saldırıya en büyük tepkiyi başörtülü kadınların vermesini çok isterim. Aynı şekilde sırf başörtüsü yüzünden zorluklar çekmiş kadınlara en büyük desteği başörtülü olmayan kadınların vermesini çok isterim.

Başaracağız.

3. Yaşanan olaylar ve saldırganlar

Giyim ve yaşam tarzına müdahalelere örnekler verelim.(Ülkemizde yaşanan birkaç olay)

  • Üniversite öğrencisi Asena Melisa Sağlam, İstanbul Pendik’te bir minibüste şort giydiği için saldırıya uğradı. Şort giydiği için minibüste darp edilen genç kızla ilgili soruşturmada Başsavcılık serbest bırakılan saldırganın gözaltına alınması için talimat verirken saldırganın “vergi suçundan” cezaevinde olduğu ortaya çıktı. Saldırıda bulunan şahıs şunları söyledi: “‘Tahrik oldum.Kadınların bu şekilde giyinmesi insanın nefsini tahrik ediyor’ dedi.
  • Maltepe yönündeki minibüste seyahat eden F.D.A.Y., A.A.K. isimli kadının saldırısına uğradı. Bir anda genç kızın başörtüsüne asılan kadın, “Siz teröristsiniz, sizin yüzünüzden herkes ölüyor. Senin başın kapalı okuyamazsın. Siz ölmelisiniz” gibi hakaretlerde bulundu.
  • İstanbul’da evine gitmek için otobüse bindiği sırada darp edilen Ayşegül Terzi , “O şeytan, ölmeli. Yaşamaya hakkı yok” diyerek kendisine saldırıldığını ifade etti.
  • Ayşe Koçak, sırf başörtülü olduğu için kürsüden indirildi.
  • Reina saldırısı yaşam tarzına müdahalenin en önemli örneğidir.
  • Başörtülü vekilin meclisten çıkarılması da yakın tarihimizden bir örnek. Başörtüsü milletvekilliğine engel olarak görülmemelidir.
  • Erzurum’da sokakta sigara içtiği için bazı kişilerin müdahale etmesi üzerine kadın, polisten yardım istedi.Oruç tutup tutmamak kişinin kararıdır.Bir yaşam tarzıdır. Karışılamaz.

Örnekler artırılabilir.

Sonuç olarak ülkemizde her kesimin kıyafetine, yaşam tarzına karışılıp müdahale ediliyor. Bu kabul edilemez. Bireyler eğitilmeli. Kimse ahlak polisi olmaya çalışmamalıdır.

Suudi Arabistan’dan örnekle başlığımızı sonlandıralım:
Suudi Arabistan’da kadınların siyah giyinmeleri bir zorunluluktur. Aksi halde cezaya çarptırılırlar. Son süreçte Barcelona forması giyenlere hapis cezası verileceği de duyuruldu. Görüldüğü üzere bu tarz ülkelerde insanlar ne giyineceklerine karar veremeyecek statüdedir. Her kesimden yine her kesimin kıyafetine, yaşam tarzına müdahale edenler acaba Suudi Arabistan’a mı yerleşse?

4. Hukuki güvence

“Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması hâlinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur.” ( TCK 108)

“Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden veya bunları değiştirmeye zorlayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”(TCK 115/3)

“Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.(TCK 125)

gibi güvenceler hukuk sistemimiz tarafından ortaya konmuştur.

Son söz

Toplumsal bilinç bu işe el atmalı ve başörtülü veya açık kadınlarımızı cahiliye mahsulü karaktersizlere karşı korumalıyız.
Bu ülke bir daha asla yaşam tarzına müdahalelerin ülkesi olmamalıdır.
Aksi halde toplumsal güvenlik elden gider.

BAMTELİ

(#KadirGecesi)
Her olayı Hayır bil.
Her geceyi Kadir bil.
Her geleni Hızır bil.
Hz. Mevlana

Kitap önerisi

  • Yaşar Kemal-İnce Memed

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Mornota

Bir cevap yazın