in

Kabulleniş

Eskiden seni çok özlediğim için ağlardım. Canım acımazdı ama. Arada ne kadar mesafe olursa olsun orada olacağını bilirdim. Bir telefon uzağımda. Bir fotoğraf yakınımda. Ve gün saymanın bir anlamı olurdu.

Artık gerçekle yüzleştim. Bana ihtiyacım olanı veremezsin. Ve benim sana ihtiyacın olanı verme çabam hiçbir işe yaramaz. Hep ben incineceğim. Neden biliyor musun? Çünkü benim yanımda olacağını bilmeye ihtiyacım var. Orada olacağını bilmeye. Ve benim sana en çok ihtiyacım olan an senin en çok korktuğun an olacak hep. Ben uzanıp elini tutmak isteyeceğim ve sen hiç olmayacaksın. Suçlamıyorum artık seni. Sen hiç olmayacaktın zaten. Ben göremedim bunu.

Kendimi de suçlamıyorum. Görmek istemezsen görmezsin. İşaretleri bilmezsen aramazsın.

Birlikte çok iyi olduğumuzu düşünmüştüm hep. Belki de iyiydik, bilmiyorum artık.

Tek bildiğim, canım hiç yanmadığı kadar yanıyor. Yanımda olmadığın gerçeği zaten içimde bir bıçaktı. Ama hiçbir zaman yanımda olmayacağın gerçeği… bu acının bambaşka bir seviyesi. Biliyorum ve artık acıdan kaçmaya çalışmıyorum.

Sen yoksun. Keşke olsan. Keşke olabilsen. Keşke birlikte büyüyebilsek. Ama bu istek bile acıtıyor artık canımı. Küçük bir çocuğun aslında var olmadığını bildiği bir şeyi istemeyi bırakamaması gibi.

Daha da kötüsü ne biliyor musun? Eskiden içimi sana açabilirdim. Şimdi buraya yazıyorum. Tam olarak o kadar yoksun işte.

What do you think?

3 Beğeni
Upvote Downvote
Sarı Yazar

Written by Ezgi Esra Durğut

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Hayatta yazmaktan başka çıkış bulamayanlardan, kelimelerle sığınak yapanlardan. Herkes kadar yalnız, herkes kadar kalabalık bir kaç cümleden ibaret.

Bir cevap yazın