in

Kalabalık

Seni tıktıkları gümüşten parmaklıklar etrafında döne döne gökyüzü numarası yapıyor.

Bir deniz sanrısı görüyor, adına dipsiz okyanus diyorsun.

Bu insanların senin dışında olmalarına rağmen bu kadar dahil olabilmeleri niye?

Neden izinler veriyorsun kendin dışındaki her şeye, herkese ve hayal kırıklıkları biçiyorsun kendi ekin tarlana?

İki çeşit parmaklık var buralarda.

Biri içinde sıkışıp kaldığın, biri içine sıkıştırıp bıraktğın.

Göğüs kafesindeki kuşlar senin yanılgılarına benzemez.

Bir gün bi bakmışsın uçamıyor kanatları olup da gitmeye çok yakışan hiçbir kuş.

Bir daha böyle bir şey olmayacak çok iyi biliyorsun.

Bir çiçeği sulamıyorsun,

bir evden hiç uğramamak üzere çıkıyorsun,

bir market telaşında aynı huzuru yakalayamıyorsun,

gün batımı ve doğumlarında kendin hariç herkese çok benziyorsun.

Solmuşsa bir çiçek, iki kez açtıramazsın.

Bir günün bitmesine razı gelirsen, hiçbir sabaha uyanamazsın.

Rüzgarlarında boğulursan bir şehrin, ve hiç gücün de umudun da yoksa yukarı bir adım atıp nefes aramaya;

mecbursun o zaman aklındaki yarım yamalaklıkla yaşamaya.Tek bir şansın var.Bir kere büyür bir çiçek ve bir kere konur bir saksıya.

Ya saksı evin olsun, ya çiçekten vaz geç.

 

Şarkılar bırakıyorum

Bütün gün sana küsüp gece uyurken üzerini örtüyorum.-ellerine dikkat et, dünya çok çirkin bir yer.İyi geceler.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Melis Erdoğan

Sayın okur,bi yerlerde yaşıyorum ama oralara hiç ait olamıyorum.Bilmek istediklerini sor,çekinme.
ve kendini bu kadar hırpalamana değmiyor hiçbiri, boşver.

Bir cevap yazın