in

Ingmar Bergman’ın bir anısı

İsveçli oyun yazarı ve film yönetmeni olan Ingmar Bergman, 1958 yılında çektiği “The Magician” filminden yola çıkarak, sanatçı ve izleyici arasındaki ilişkiyi nasıl gördüğünü açıklayan ufak bir anekdot aktarıyor: “Orta Çağ’da Çin’de yaşayan bir ağaç oymacısı varmış ve ondan tapınağın zilleri için bir ayaklık yapması istenmiş. Bu Çinli ağaç oymacısı için çok onurlu bir görevmiş bu ve hemen işe koyulmuş. Oymasını yaparken bir yandan da bu ayaklıkları yapacağı için kazanacağı parayı düşünmeye başlamış. Bir de bakmış ki oldukça yetersiz bir oymacılık çıkmış ortaya. Ancak çok hırslı bir Çinli zanaatkar olduğu için baştan başlamış.

Bu sefer oymasını yaparken bir yandan da bu muhteşem güzellikteki ayaklığı ile nasıl herkesin sevgisini kazanacağını düşünmüş. Oysa bu denemesi de başarısızlıkla sonuçlanmış. Ayaklığı parçalayıp üçüncü defa yeniden başlamış işe. Fakat bu sefer de bu ayaklık ile ölümsüzlük kazanacağı aklına gelmiş ve üçüncü denemesi de başarısız olmuş. Böylece bizim Çinli ağaç oymacısı tam da bir Çinli ağaç oymacısının sinirleneceği kadar sinirlenmiş ve dördüncü defa denemeye karar vermiş.

Bu sefer kafasında tek bir düşünce varmış: Çan ayaklığı yapmak. Bu sefer başarılı olmuş ve böylece sevgiyi, parayı ve ölümsüzlüğü elde etmiş.” Anlattığı öykü burada bitiyor.
Ama aklıma o geldiğinde, onunla birlikte tek bir soru geliyor.
Why must we live?

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Cansu Aydın

Eski hukuk öğrencisi.
Şimdilerde ODTÜ / Phil

Bir cevap yazın