in

Misty Mountains Cold ile “Cüceleşmek” Üzerine

     Silmarillion, Kayıp Öyküler ve Hurin’in Çocukları’ndan sonra sıra nihayet Hobbit‘e gelmişti. En rahat edebileceğim oturma düzenini aldım ve özenle kitabın kapağını açtım. Silmarillion’a başlarken “Önce Eru vardı, tek olan; Arda’da adına Iluvatar denilen” cümlesiyle nasıl coşkulandıysam, “Topraktaki bir oyukta bir hobbit yaşardı.” cümlesiyle de aynı şekilde coşkulu bir giriş yaptım Orta Dünya’ya, Çıkın Çıkmazı’na. Okuduğum hemen her cümlede filmden enstantaneler canlandı gözümde. Kitaptan önce film serisini izlemiş olmak iyi miydi kötü müydü bilmiyorum, ama kitaptan zevk almaktı o an önemli olan, bunu düşünmek değil.

Kafile bir güzel yemeğini yiyip, pipolarını tüttürdükten sonra sıra orada bulunma nedenlerini anlatan şarkıya, kimilerine göre Tolkien’in kaleminden çıkan şiirlerin en mükemmeline, Misty Mountains Cold’a gelmişti. Orada durdum, daha fazla okumadım. Öncesinde okuduğum şu cümleler, zaten önceden kestirebildiğim, Misty Mountains Cold’u okurken beni cücelerle omuz omuza Erebor’a yürüyor hissetirecek coşkuyu iki katına çıkarmıştı: “Bu, altından, güzeller güzeli bir harptı ve Thorin tellerine dokunduğunda bir avazda başlayan müzik öyle ani, öyle tatlıydı ki, Bilbo her şeyi unuttu ve yaban aylarla aydınlanan, Nehir’in ötesinde ve ırağında ve Tepe’nin altındaki hobbit kovuğundan çok uzaklardaki karanlık diyarlara uçuverdi.” Sıcacık evinde otururken o şarkıyı duyunca ruhen bambaşka diyarlara; daha soğuk, daha sessiz, daha ürkütücü ve daha fazla tehlike barındıran Orta Dünya’nın yaban diyarlarına yolculuk eden tek kişi olmadığımı farkedince artan coşkum, sıradan bir şiir havasında okumama izin vermedi Misty Mountains Cold’u. Howard Shore’un mükemmel bir şekilde müziğe döktüğü parçayı Türkçe sözleriyle harmanlayarak dinlemek -her ne kadar çeviriyi berbat bulsam da- hayatta ender yaşanacak hislerdendi. Elbette kitapta nasıl şarkının tamamı geçiyorsa ben de şarkının genişletilmiş edisyonunu açtım alacağım zevkin yarıda kesilmemesi gerektiğini düşünerek. Filmden kısa kısa sahnelerin de yer aldığı 8 dakikalık şarkıyı Youtube’da bulduktan sonra ekran parlaklığını arttırdım, sesi ayarladım, oturuşumu düzelttim ve kitabı elime alıp o sayfayı açtım. Her ne yaparsanız yapın ilk gerçekleştirdiğiniz andaki zevki alamayacağınız aktivitelerden birini yapmam için her şey hazırdı artık. Şarkıyı başlattıktan sonra kulağım melodide, gözlerim bir yandan kitaptaki çeviride, diğer yandan ekrandaki film sahneleri ve altyazıdaki İngilizce şarkı sözlerindeydi.

Tamam, belki boyum uygun değil ama bu şarkıyla değil Smaug, Ancalagon’dan dağ almaya gidiyoruz deseydi cüceler, kafilenin en önünden yola koyulurdum şüphesiz. İngilizce-Türkçe çeviriyi düşünmekten kendimi alıkoyarak 8 dakikanın tadını doyasıya çıkarmak istiyordum öte yandan. Sayfa çevirirken bile motivasyon eksikliğini önlemek amacıyla (tabi bir de kitabı buruşturmama isteğiyle, kıyamam) büyük bir özen gösteriyordum. Çünkü sayfaları çevirmek altı katlı apartmanda oturan yirmi yaşında bir insan olduğumu, bildiğimiz dünyanın milattan sonra iki bin bilmem kaç yılında yaşıyor olduğumu hatırlatan gerçekçi bir eylemdi. Oysa ben yerin altındaki Çıkın Çıkmazı’nda solistliğini Thorin’in yaptığı cüce korosunun vatanlarını yâd ettiği muhteşem şarkıyı dinleyen bir hobbit olmak istiyordum o an.

Nihayetinde ruhumun Shire-Erebor arasında gezdiği o mükemmel 8 dakika sona erdi. Şimdi kitaba kaldığım yerden devam etmek kalmıştı bana. Her ne kadar bir sonraki seferlerde coşkunun bu denlisini yaşayamayacağımı bilsem de, herkese şiddetle tavsiye ettiğim Misty Mountains Cold’u dinleme-okuma seanslarını sık sık gerçekleştireceğim Orta Dünya ruhunu içimde diri tutmak için.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Muhammet Yasin Öztürk

21 yaşında üniversite öğrencisi, koyu başak burcu. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Geomatik Mühendisliği okuyor. Fantastik eser sevdalısı, siyaset, sosyoloji ve tarihe meraklı.

Bir cevap yazın