in

Öğretmen Olma Hayali

Ülkeler ve toplumlar için eğitimin vazgeçilmez bir değer olduğunu hep düşünmüşümdür.Tıpkı varlığımızı devam ettirmek için ihtiyaç duyduğumuz doğal isteklerimiz gibi eğitimde toplumun sürekli ihtiyaç duyduğu bir doğal istektir.Toplumun değişim ve gelişimini sağlayacak olan nitelikli ve etkin insanlarda eğitim sayesinde varlığını gerçekleştirebilmektedir.Bu konuda eğitimin en önemli parçası sayılan öğretmenler tarafından gerçekleştiğini unutmamak gerekir.Değişen değer yargılarımızla birlikte öğretmenliğin eskisi kadar önemli görülmemesi toplum için bir eksiklik olarak görmek gerekir.Gerek yakın çevremde ve gerek medyadan öğrendiklerim bu gerçekliği kanıtlar niteliktedir.Çünkü;her zaman bizlere anlatılırdı.Bir öğretmeni gördüğümüzde sevinirdik.Bir şeyler öğrenmek için öğretmenlere sürekli sormak istediklerimizi sorardık.Dostluk ve arkadaşlık kurarak öğretmenin yaşam hakkındaki deneyimlerinden ve bilgisinden yararlanmaya çalışırdık.Bizim için öğretmenler önemliydi.Öğretmen olmanın bir ağırlığı ve duruşu vardı.En basitinden düşünecek olursak bir köy yerini ele alalım.Önceki kuşaklarımızın bize anlattığına göre bir köydeki öğretmen o köyün bazı düşüncelerin ve davranışların değiştirilmesine öncülük edebiliyordu.Ülkemizde bunun sayısız örnekleri mevcuttur.Gerek bazı yapılan filmlerden gerek bazı başarı hikayelerinden bunun mevcut olduğunu öğrenmişizdir.Okulu olmayan bir köyde okul yapılmasına öncülük eden öğretmenler,yeterli kitaplara sahip olmayan bir okulun kitaplara ulaşılmasına öncülük eden öğretmenler,yeterli eğitim ve öğretim materyallerine sahip olmayan bir okulun bu materyallere ulaşılmasına öncülük eden öğretmenler,köylerde ve değişik kırsal bölgelerde okuma ve yazma becerisine sahip olmayan insanların bu beceriye ulaşmalarında pay sahibi olan öğretmenler,hatta sağlık ve kültürel alanlarında bile öğretmenler toplumun yararlandığı bir değer olma özelliğini kazanmıştır.Böyle bir perspektiften baktığımızda öğretmen bütün toplumlarda önemini korumalıdır.Tabi yaşam içinde her zaman bunu görmek bazen imkansız olmuştur.Bazen medyaya yansıyan kötü örneklerde yok değil.Önemli olan medyaya yansıyan kötü örnekleri gördüğümüzde aşırı bir tepki vermemiz gerekir.Çünkü;her öğretmen böyle değildir.Veya bir kaç kişi yüzünden bütün öğretmenleri aynı kefeye koymamak gerektiğini düşünmemiz ve bu düşünce doğrultusunda nasıl daha iyi öğretmen ve insan yetiştirebiliriz sorununa kafa yormamız gerekir.Bir toplumun gelişmesi ve değişmesi bu anlayış içerinde hareket ederek mümkün olabilir.Amacımız insanları küçümsemeden yaptıkları işleri yargılamadan insanlara yararlı olabilmektir.Bir kağıt toplayıcısı,bir market sahibi,bir manavcı,bir elektrikçi,bir inşaat işçisi,bir çiftçi ve aklınıza gelen bütün işlerde çalışan insanların hepsi toplum içinde eşit görülmelidir.Çalışmaları karşılığında hepsinin kazançları birbirinden farklı olabilir ama insan hakları yönünden hepsi eşit olmalıdır.İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde de bütün insanların eşit olduğu belirtilmiştir.Anlayacağımız üzere bir öğretmende kendini toplumun her kesiminden soyutlayamaz.Kendini farklı göremez.Yapabileceği tek şey toplumun bir üyesi olarak topluma ışık olmalıdır.Toplumun fikirlerine fikir,çeşitliğine çeşit,düşüncelerine düşünce katmalıdır.Bir öğretmen toplumu geliştirebilmelidir.Nasıl ki bir avukat insanların haklarını korumak için mesleğini yapıyorsa bir öğretmende yaptıkları ve yapacaklarıyla avukata yardımcı olmak zorundadır.Yetiştirdiği ve yetiştirecek olduğu öğrencilere belli kazanımları kazandırarak yaşamın her alanında donanımlı olmalarını sağlamalıdır.Bir bütün olarak insanı yaşama kazandırmalıdır.Toplumun daha nitelikli olmasını amaç edinmelidir.Toplumun her üyesi iyi bir öğretmenin gölgesinde yaşama tutunur.Aklınıza gelen bütün mesleklerin pratiğe dökülmesinde bir öğretmenin izi vardır.Geniş etkilere sahip olan öğretmenlik mesleğini seçen insanlarda bunu her zaman aklının bir köşesine yerleştirmelidir.Çünkü;bu mesleği seçerek büyük bir sorumluluk aldığını unutmamalıdır.Değişen yaşam koşullarına ayak uydurmalı,çağın gerektirdiği niteliklere sahip olmak için kendini sürekli yenilemek zorundadır.Bende bir öğretmen adayı olarak her zaman böyle düşündüm.Böyle düşünmek zorundayım.Etkin vatandaşlar yetiştirmek istiyorsak bunu pratiğe dökmek zorundayız.Toplum için başka bir alternatif yol ve yöntem yoktur.Bir eğitimcinin asıl görevi toplum için yaşamak olmalıdır.Günümüz eğitim sistemini düşünelim.Gerçekten bu konuda başarılı mıyız?Eğitim kalitesini iyileştirip yükseltebildik mi?Öğrencilerin neler istediğini ve neleri başarmak istediğini kavrayabildik mi?Bir eğitimci olarak yaptığım sayısız gözlemlerime dayanarak bunu başardığımızı düşünmüyorum.Uluslar arası testler,makaleler,bilimsel belgeler,ülkeler içindeki eğitim seviyemizi gösteren sıralamalar başarılı olmadığımızın somut kanıtlarıdır.Özellikle öğrenciler eğitim ve öğretim kademelerini geçip mesleklerini kazandıktan sonra sanki onlar için artık eğitim bitmiş gibi bir düşünceye sahip olmaktadırlar.Yanıldıkları en büyük yanılgı bu olmuştur.Oysa ki eğitim yaşam boyu devam eder.Sürekli bir öğrenme içerisindeyiz ve ömrümüzün sonuna kadar devam eder.Örneğin;bir öğrenci ilkokul,ortaokul,lise ve üniversite eğitim ve öğretiminde kazandığı becerilerini,kalıcı davranışlarını mühendis veya doktor olduktan sonra değiştirebilmektedir.Kendi hayatına yön veren bir birey olsa bile kazandığı doğru ve kalıcı bilgisini değiştirip kötü davranışlara yönelebilmektedir.Oysa bunun olmaması gerekirdi.Çünkü;verilen eğitim onun iyi ve doğru olmasını amaçlıyordu.Aslında iyi ve doğru davranışı kazanmıştı ama yaşamında bunun önemli olmadığını düşündüğü için kazanılan doğru ve iyi davranışı süreklilik kazandırmayarak bambaşka bir davranışı göstermiş oldu.İşte yaşamın bu noktası ve detayları önemlidir.Çünkü;bir doktorun bir mühendisin yapmaması gereken davranışlar kötü örnek dediğimiz durumlar ortaya çıkarabilmektedir.Hatırlarsanız medyada yansıyan kötü örnek dediğimiz öğretmen davranışları içinde söylemiştim.Dolayısıyla bizim düşünmemiz gereken asıl konu eğitimi gerçekten içselleştirebiliyor muyuz?Bu kötü örneklere şahit olduğumuzda bu nasıl öğretmen oldu veya bu nasıl doktor,bu nasıl avukat,kim sizi yetiştirdi gibi sorular sorarak tepkimizi gösterdiğimiz anlar oldu.Hatta bu tepkiler o kadar yoğun olur ki istemediğimiz olay ve durumların yaşanmasına neden olur.Bazen öyle örnekler olur ki bu toplum için bir infiale bile neden olur.Tabi gönül ister ki herkes iyi olsun herkes iyi yetişsin.Herkes iyiliğin peşinde koşsun.İyilik için,doğruluk için,adalet için birbiriyle yarışsın.Ama bu bir ütopyadan öteye gitmez.Kendimizi kandıralım demiyorum ama iyi olmak için iyi yetişmek için çabalayalım.Eğitimimizin ileri düzeyde olması için öğretmenlerimize şans verelim.Öğretmenlerimizi değersiz görmeyelim.Biliyorsunuz ki bir öğretmen adayı eğitim fakültesinden mezun olduktan sonra kendi branş ve bölümüne göre kpss dediğimiz sınava girip eğer başarılı olursa öğretmen olmaya hak kazanıyor.Buraya kadar her şey normal ama bundan sonrası işler değişiyor.Öğretmen olmak için bütün hayatını planlayıp ve eğitim görüyorsun.Son girmen gereken kpss sınavını da geçip başarılı oldun diyelim ama iş bununla bitmiyor.Öğretmen adayının geçmesi gereken bir engel daha var.O engelde tabi ki mülakat.Mülakatın olup olmaması tartışılır.Benim üzerinde durmak istediğim sadece şu oldu.Bir öğretmen girmesi gereken son sınavda başarılı oluyorsa bu onun öğretmen olmak için nitelikli olduğunu ispatlar.Ayrıca bir niteliği daha ölçen sınav ya da benzeri bir uygulama olmaması gerekir.Sizi bilmem ama bana pek doğru gelmiyor.Çünkü;bir sınav eğer ölçütse ve o sınavda bir öğretmen adayı başarılı oluyorsa demek ki öğretmen olmaya hak kazanmıştır.Biraz daha geniş düşünecek olursak sadece öğretmenler için aklınıza gelebilen her meslek grubu için mülakatın olması doğru değildir.Tabi ki bu konuda farklı düşüncelerin olacağını da kabul etmek gerekir.Sonuç olarak bazı insanlarda hayır yanlış düşünüyorsun mülakat olması gerekir diyebilir.Bende bir öğretmen adayı olarak eğitim fakültesinden mezun olalı üç sene oldu.Üç senedir kpss sınavına hazırlanıyorum ve öğretmen olma hayalini gerçeğe dönüştürerek öğretmenim artık demek istiyorum.Çünkü;bu hakkı zaten eğitim fakültesini kazanarak ve o fakülteden mezun olarak kazanmış durumdayım diğer tüm öğretmen adayları gibi.Yapmamız gereken son işlem kpss sınavını kazanmak.İki yıl ücretli öğretmenlik yaptım.Biliyorum aslında yapmamam gerekirdi ama yaptım.Yinede iyi ki yapmışım dediğim zamanlar oluyor.Çünkü;okul atmosferini yaşamak,sınıf atmosferini yaşamak,öğrencilerle bir arada bulunmak müthiş bir heyecandı.Bir öğretmenin öğrencileri arasında olması gerekir.Öğretmenin yeri öğrencilerinin yanıdır.Bu deneyimi yaşamak benim için değerli ve anlamlıydı.Benim gibi ilk defa bu deneyimi yaşayan tüm öğretmen adayları da eminim ki böyle düşünüyordur.Çocukların dünyasına girebilmek bir öğretmen için mutluluk kaynağıdır.Özellikle öğrenciler sizi sevip değer veriyorlarsa demeyin keyfinize.Mütevazi bir gelirle çalışmanız bile bu keyfinizi bozamaz diye düşünüyorum.Çünkü;benim keyfimi bozamadı.O iki yıl aklıma geldikçe öğrencilerimi özlüyorum.Hani her şeyin ilki kolay kolay unutulmaz ya o misal bende ilk öğrencilerimi unutmadım.Bir öğretmen için bundan ötesi olamaz.Öğretmenin hayali öğrencilerini iyi,doğru ve güzel bir şekilde eğitmektir.Bilgileriyle öğrencinin öğrenmesi gereken bilgileri öğretmektir.İlk öğretmen olma hayalim ortaokulda iken oluşmuştu.O dönem ki saygı değer öğretmenler sayesinde oluştu.Çünkü;nitelikli,yardım sever ve öğrencilerine değer veren öğretmenlerdi.Onları tanımak benim öğretmen olma hayali kurmamı sağladı.Öğretmenlerim gibi bende öğretmen olmak istedim.Çok açık söylüyorum ki bizler o dönem öğretmenlerimize değer veriyorduk.Bizim için öğretmen önemliydi.Belki bunun etkisinde olmak benim için bir dönüm noktasıydı.Eğitim,hiç şüphesiz bir toplum için olmazsa olmazıdır.Tüm öğretmen ve öğretmen adaylarına yaşamlarında başarılar diliyorum.

What do you think?

2 Beğeni
Upvote Downvote
Yeşil Yazar

Written by Furkan Korkmaz

Bir cevap yazın