in

Otomatik Portakal Kitap Değerlendirmesi

Otomatik Portakal, benim beklentilerimin çok altında kalan bir kitap oldu. Beklentilerin nelerdi ki böyle oldun diye soracak olursanız sırasıyla şöyle açıklayayım;

  1. Öncelikle film ve kitap o kadar çok övüldü ki, hatta birçok fenomen mutlaka okunması gereken kitaplar/filmler listesine o kadar çok koydu ki, mutlaka okumalıyım diyerek aldım. Bu süreçte öğrendiğim şey herkesin çok beğendiği şeyler beni sandığımdan daha az etkiliyor ve keşke okumasaydım/izlemeseydim listeme giriyor. Aslında eskiden beri çok popüler, çok konuşulan, övülen şeyleri beğenemiyorum. Çünkü ya övenler aşırı süslü kelimelerle överek beklentiyi yükseltiyorlar ya da ben farklıyım…
  2. Kitap başından sonuna kadar hep bir şeyler olacakmış da her şey değişecekmiş izlenimi veriyor. Fakat o değişim bir türlü olamıyor. Bunun beklentisinde olmak da kitabı okurken beni yordu açıkçası.
  3. Kitabın yazım dili o kadar günlük konuşma gibi ki, sanki kitap okumuyorum da tiyatro oyununa hazırlanırken senaryo okuyormuşum gibi hissettim. Okurken iç sesimin bile yer yer farklı karakterlere büründüğü oldu. Hal böyle olunca kitabın içine giremedim bir türlü. Sanki hep bir oyunmuş gibi geldi ve kitabı ciddiye alamadım üzgünüm.
  4. Kitabın yapmak istediği sistem eleştirisinin gerçekten başarılı olduğunu sanmıyorum açıkçası. Yazıldığı dönemler ve ilk popüler olduğu dönemlerde belki bu etkiyi yaratmıştır fakat, günümüzde bu sistem eleştirisi değil de ”suçlular asla değişmezler, düzelmezler” gibi bir algıya sebebiyet veriyor. Tabi ki her şeyin toz pembe olduğu bir dünya düzeninde yaşamıyoruz fakat suçlulara da özellikle cezasını çekmiş olanlara bu gözle bakmanın hoş bir şey olduğunu düşünmüyor. Kitabın sonlarında yaratılan bu algı beni rahatsız etti.
  5. Son olarak, filmi izleyenlerin de çokça söylediği gibi kitap da mide bulandırıcı derecede rahatsız ediyor. Defalarca şu kısmı hemen okuyup geçeyim dediğim olmuştur. Eğer yazarın gerçek amacı bu hissi okuyucuya vermekse, bu işte gerçekten başarılı olmuş hakkını yemeyelim. Fakat kim bu kadar iğrenç şeylere haberlerde tanık olurken bir de kitaplarda tanık olmak ister ki. Tabi ki Polyannacılık yapacan, aşk, çiçek, böcekten bahseden kitaplar bundan çok çok daha iyi diyemem. Onları okuyunca da boşa okumuşum, zaman kaybı diyorum genellikle. Ama yine de bu aşırı derecede rahatsız edici, mide bulandırıcı bir yapıtı da okumaktan hoşnut kalamadım…

Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim, yeni bir kitap yorumunda görüşmek üzere…

What do you think?

2 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Müge Yılmaz

Bir cevap yazın

Bir Yorum