Bitmemiş bir öyküydü gözlerin,
İçine dünyaları alacak kadar güzel
Derin
Ve manası senin.
Her an yakacakmış gibi akan bir alevdi
Saçların.
Dokunduğumda iliklerim ısınırdı
Dünya kokardı ince tellerin arasında
Bin çeşit çiçek kokardı.
Bir bahçe gibi karmaşık, yol yordamsız,
İlerledikçe bana yeni kapılar açardı.
Kıvrım kıvrım dökülürdü omuzlarına dalgalar,
Yüzüme değdikçe bir hoş olurdum
Sıcaktı,
Yakardı beni buz gibi ellerin.
Sen gülünce pespembe olurdu düşlerim,
Dudakların yana kıvrılınca benim olurdu,
Tüm dünya
Kainat,
Ve evren.
Yere göğe sığmazdı sevinçler sen güldüğünde.
Okurdum ya bazı bazı seni gözlerinden
Ruhunun haritasını çıkarırdım
Uzun vadilerde sert eserdi poyraz
Gelir üşütürdü beni hep yalnızlığımdan.
Çorak ovalarda gür ekinler biterdi
Bir ben sana hasret kalırdım.
Bazen de hiç ışığa boğmazdın dünyamı,
Karanlıklar içinde hapsolurdum
Bakışlarında önce kısa bir hüzün ve durgunluk,
Peşi sıra da öfke gelirdi,
Anlam yitirirdi kendini benliğinde,
Kaşların eğilirdi gözlerine birer gölge gibi.
Dalgalarında boğardı sessizliğin,
Kuşlar ötmeyi bırakır,
Yırtıcılar konardı duygularının üzerine.
Acı çekerdim sen böyleyken, yanar kavrulurdum,
Biterdi mısra, sönerdi mum,
Bir ben sana gurbet kalırdım.