in

Sizin Suçunuz Değildi

İçimizde veya dışımızda yaşadığımız bir sürü duygular olur. Bunda hepimiz hemfikiriz bence. Peki ya bazı anlar içinizi sadece bir duygu kapladığı oluyor mu? Benim oluyor. NEFRET!

Bütün bedenimi, aklımı, kalbimi herşeyimi esir alıyor bu duygu. Bir insan bir insanın canını nasıl bile isteye yakar?  Anlamıyorum. Empati kurmaya çalışıyorum. Belki mutlu oluyordur,  belki başkasını üzmek hoşuna gidiyordur, belki bu durum onun hayatının aciz zevkidir. Olabilir mi? Olamaz, olmamalı. Belki de isteyerek yapmıyordur bu da bir ihtimal dahilinde. Bende can yakarım. Bile isteye yakarım hem de ama sadece kendi canımı. Mesela bunları yazarken belki de el kemiklerimden kanların akması gibi çünkü onlara içimdeki duygu duvarın tadına baktırmıştır ve kalbin orda atıyordur. O an ise sadece seni üzen yada sinirlendiren duruma odaklanıyorsunuz. Elinizin acısı o acının yanında hiç bişey.

 Deli misin sen? Diceksiniz. Biliyorum. Deli olabilirim fakat en azından başkasının canını yakmıyorum. Ellerim çekiyor hayatın cezasını gözyaşları ise kan oluyor. Bunu bu şekilde böyle yazmam ne kadar doğru bilmiyorum çünkü yaşamayan bilemez. Şu hayatta kaç kişi sinirlenince veya üzülünce kendi canını yakar? Çok az. Ya ağlarlar ya içlerini intikam duygusu kaplar ya da bitki gibi yaşamaya başlarlar. Ama neden? Senin üzülmenden zevk alan biri insanı neden sevindirmek için uğraşırsın ki. Ben bunlardan olamadım maalesef.

Her üzüntüye sinire ait izler bırakırım kendime ki bir daha o duruma düştüğümde ‘Hayır, yapmıcaksın! Geçen sefer ne olduğunu hatırla’ demeleri için. İyi bir yöntem mi? Tartışılır. Peki ya işe yarıyor mu? Diye sorarsanız, yaradığı zamanlar oldu.

Küçük ve beyaz ellerim! Üzgünüm canınızı yaktım ama benimde canım yandı.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Nursinem Öztürk

2 Temmuz 1997 Hayatımın başlangıcı.

Bir cevap yazın