in

SON DURAK

Hayatımızın en son durağındayım şu anda. Yarım kalan hayallerin, gerçekleştirilemeden sönen düşüncelerin arasında. Kim bilir belki buradakilerden bazısı doktor, mühendis, öğretmen olacaktı ilerde. Ama belli ki bazı hayaller kaçamamış ölümün pençesinden.
Her birinin başına bir taş koymuşlar. ”İşte dünyada kapladığın en son yer bedeninin ölçüsü kadar” dercesine çevirmişler etraflarını. Baş ucuna koydukları taşların üzerinde ise birkaç kelime yazılı sadece. Doğum ölüm ve bir fatiha okumadan geçmeyiniz diyor bazılarının üzerinde. Belli ki geride kalanlardan tek beklentileri dudaklarından çıkacak bir kaç kelime olmuş.
Bazı mezarların üstü yemyeşil ve çiçeklerle kaplı. Mezar taşları parlak ama bazılarınında üstünü çalılar, dikenler kaplamış. Belli ki onlardan geriye kimse kalmamış. Hani bazen derler ya ”sanki bir ölüm sessizliği var ortamda” diye. İşte burası hiç o kadar da sessiz değil. Mezar taşlarının üstündeki yazılara bakıyorum da… Dünyaya 80 yaşında doyup gidende var, 50 yaşında ayrılan da; 30 yaşında hayallerinin peşinden koşarken takılıp düşen de var, 15 20 yaşlarında daha hayal bile kuramadan veda edenler de. En acısı da dünya denen durağı es geçip menzile hemen varanlar da var.
İşte hayat bu kadar. Bir yandan gülersin, eğlenirsin, hayaller kurarsın. Bir yandan da ölümün pençesinden kaçmaya çalışırsın ya da kaçtığını zannedersin. Aslında o hep ensende, seninle. İşte bu yüzdende hep kurmak yerine biraz da gerçekleştirmeye çalışın hayallerinizi.

What do you think?

0 Beğeni
Upvote Downvote
Okur

Written by Onur Özbek

Bir cevap yazın