in

Tan Vakti

Uyandım…baktım ki bir sabah…

Güneş tenime işlemiş, rüzgar hışımını kesmiş söğüt, söğüt yaprakları büyüyecek, Gök yüzünü dönecek ”Baharın akıbetine ”…

Kenger çiçeği gibi tatlı bir koku geldi burnuma, kuş gibi içim pırpır ediyordu yapraklar gibi dalında savruluyordum bir yandan bir yana…

Denize doğru döndüm yelkenlerin parlaklığı gözüme ilişti. Denizin göğe karıştığı puslu çizgiye diktim gözlerimi…

Yağmur başladı… Ben ise karanlığın ağır bağlarında kuytu köşe aradım sığınacak… Karşıma yabani bir incir ağacı dikilmişti.

Benim gibi şekilsiz sıkıntılı br mecrada idi. Köhne bir kayanın arkasına sığındım. Geçmiş yaşantılarım aklıma geldi.

Eskiden olsa anılarımı yad ederken gözlerim limon sıkılmış gibi olurdu, hunharca ağlardım. Lakin artık unutulma yüz tutmuş anları hatırlarken gözyaşlarım kendi mecrasında akıp gitti salimce…

Neden bu kadar bedbaht hissediyordum kendimi? Belkide pas tutmuştu kalbim ve hatta ellerim… Kalbim aynı yerden vuruldu üst üste, laf arasında…

Dünyada kalmak büyük bir ceza gibi gelirdi bana… Azalmışlık, tükenmişlik kaplardı içimi, soluk benzimden okunurdu kelimeler…

Kozmik toz içindeki küçücük yerimde bir solucan gibi kıvrılırdım hoyratça…

Palmiye dallarından siperlik yaptım kendime…

Soğuktan yüzüm alı al moru mor olurdu… Ezilmiş çiçek kokan sessizlik kapladı etrafı….

Bin mukabele doğa karşılık verdi, kediler mırın mırın ve köhne bir karanlıkta toprakla dövünüp kuyruğu ile hikayeler anlatmaya çalışıyordu adeta… Bir mırlıyor,tıslıyor neşeli olunca kabarıyor…

Derken kuşluk vakti geldi çattı, ben gündüzün mahmurluğunda, geceden kalma ruhsal romatizma geçiriyordum. Etrafı izledim. Bir genç gördüm. Elinde mandolinle resital yapıyordu…”Dağlara karşı Serenad ”

Dağlara seslenerek içindeki çalkantıları anlatmak istiyordu. Hasbihalinde bitap bir halde idi…

Girift olan bu hayatlarımızda salimliğe meftunum…

Kendimi çapraşık hislerle, içimde büyüttüğüm gizleri, duygularımdan mükellef…

Kuşluk vakti sona ererken, denizde yelkenler yalpalanırken, ben ise uçsuz bucaksız maviliklere boğulup orayı terk etmek üzere yola koyuldum… Benliğimi bulduğum yerden yanık yaralarımla soğuk rüzgarda kayboldum…

What do you think?

1 Beğeni
Upvote Downvote
Kırmızı Yazar

Written by Buket Gayuk

Bir cevap yazın